Kuraklık ve yağmursuzluk belası ve yağmur duası
Hani merhamet var ya.. !!!
Dünya’da mağduriyet yaşayan, haksızlığa uğrayan insanların, haklarının korunması ve edası ve aynı zamanda bir teselli dayanağıdır. Bunun da yegane kaynağı ahirette, yani sonsuz hayata olan iman duygusudur.
Hz. Peygamber, “Rahmet etmeyene, merhamet edilmez. Siz bir birinize merhamet ediniz ki, Allâh da size merhamet etsin.” Buyurmak suretiyle merhamet duygusunun, en önemli insanî ve ahlâki bir değer olduğunu nazara vermiştir.
Hani merhamet !!!
Takdir edilmelidir ki, bu zamanda merhamet, aranıp da bulunmaz bir meta’ haline gelmiştir. Gücü eline geçiren, zayıfı ezmekte hiç bir beis görmemekte, zalimler zulümlerinde sınır tanımamakta. Diğer yandan mağdurun, mazlumun feryadına kulaklar tıkanmakta veya ah-u figanı hiç duyulsun istenmemekte.
Hz. Muhammed, “Kardeşinin derdiyle hem dert olmayan –Onun elemine, kederine ortak olmayan, ilgilenmeyen– bizden değildir.” Ve yine “Komşusu aç iken, tok olarak yatan bizden değildir.” Dehşetli ikazını yapmadı mı?
Bütün bu olumsuz fiillerimiz, bizleri merhametsizliğe sevk eden kötü davranış ve hasletlerimiz nedeniyle, Allâh’ın hikmetinden hiç uzak değildir ki; yer ile gökler anlaşsın ve insanların akılları başlarına gelsin ve birazcık da terbiye edilsin diye, suyunu yağmurunu kesmiş vaya kısmış olsun.
İşte anlaşıldığı kadarıyla, bu kuraklık ve yağmursuzluğun yegane sebebi, insanların sevgiden uzaklaşmaları ve bu sevgi yerine, kin, nefret ve husumet’e olan muhabetleri ve Dünya’lık menfaate dayalı sevdaları nedeniyle, yine kendileri olmaktadır.
Öyleyse, Hacı Bektaş-ı Velinin “Ne ararsan kendinde ara.” Dediği gibi, herkes kendi kendine bakmalı ve muhasebesini ona göre yapmalı, muadele ve vicdanî muvazenesini de ona göre tartmalıdır.
Ve bilge insan Üstad, bütün beşeriyetteki, yani insanlık âlemindeki savaşların, mücadelelerin, boğuşmaların ve geçimsizliklerin menba-ı iki kelimedir, diyor.
Bunlara dikkatlice bakmamız gerekir ki, Kâinatın, hal-i hazır manzarasını ne kadar da veciz ifade etmiştir. Bunlardan;
“Birincisi: Sen çalış, ben yiyeyim.
İkincisi: Benim karnım tok olduktan sonra, başkası açlıktan ölse banane.”
Görüldüğü üzere, bütün bu acı durumlar ve olumsuzluklar, bu tarz inanç, tutum ve düşüncelerden kaynaklanmaktadır. Bu zihniyet, dile getirdiğimiz merhamet duygularının tam aksine olan, fiil ve davranışlarımızdır ki; ahlâkî değerlerimizi kaybetmiş olmamızın da en büyük nedeni ve mesnedidir.
Bediüzzaman, yağmursuzluk hakkında şu ifadeleri kullanmaktadır:
“Yağmursuzluk bir musibettir ve caza-yı amel bir azabtır. Buna karşı ağlamakla ve hüzün ve kederle, niyaz ve hazinane yalvarmakla ve pek ciddi nedamet (pişmanlık) ve tövbe ve istığfar ile karşılamak ve şartların tayin ettiği tarzda dergah-ı İlâhiyeye iltica etmek ve dua ve o hale mahsus ubuduyetle mukabele etmektir. Hem böyle umumi musibetler ekseri insanların hatasından ileri geldiği cihetle, o insanların kısm-ı a’zamı tövbe ve nedamet ve istiğfar etmekle defolur.”
Yağmursuzluk zamanlarında bir de yağmur duaları yapılır.
“Yağmur namazı ve duası bir ibadettir. Yağmursuzluk, o ibadetin vaktidir. Yoksa o ibadet ve o dua, yağmur getirmek için değildir.” Buna benzer “Husuf” ve “Küsuf” namazları da vardır. Ay ve Güneş’in tutulmaları bu tarz ibadetlerin vaktidir ki, o zamanlarda eda edilir. Husuf namazı Ay’ın açılması için kılınmadığı gibi, hakeza Güneş’in tutulması da öyledir. Eğer yağmur namazı ve duası gibi Husuf ve Küsuf duaları da sırf o niyet ile olsa; o dua, o ibadet halis olmadığından kabule layık olmaz.
O yağmur duasını eda edenlerin çoğu bu hikmetten gaflete düşüyorlar. Ve yine ekseriyeti, birinci şık için, yani yağmur yağsın diye bu namazı ve duayı yaparlar. Hikmeti ve mahiyeti bilinmeyen bir dua, Allah indinde elbette ki müstecab olmaz.
Yukarıda, “Yağmursuzluk bir musibettir ve ceza-yı amel bir azaptır.” denildi. Bu tarz bir musibete karşı eda edilen namaz ve duadan maksad, insanların acziyetlerini Allah’a karşı izhar edip, hata ve günahlarından pişman olup, O’na dönmek ve Azametine sığınmaktır.
Allah (cc) tan, bu kuraklık ve yağmursuzluk halinin, herkesin hata ve kusurlarına pişman olmakla, iyiliğe ve güzelliğe dönüşüne vesile kılınmasını ve bol yağmur ve rahmet’e tebdil etmesini temenni ve niyaz ederim.
“Başkalarının hayatından ders alın. İnsan, bütün hataları kendi yapacak kadar uzun yaşamaz.” TOLSTOY