| ||
Nüfusun yüzde 30’u çocuk 1935’te Türkiye nüfusunun yüzde
45’ini çocuklar oluştururken, 2013’te bu oran yüzde 29,7 oldu. Türkiye
İstatistik Kurumu (TÜİK), 2013 yılına ilişkin çocuk istatistiklerini açıkladı.
Buna göre, 2013 sonu itibariyle 76 milyon 667 bin 864 kişi olan Türkiye
nüfusunun, 22 milyon 761 bin 702 kişisi çocuklardan oluşuyor. Birleşmiş
Milletler tanımına göre “0-17” yaş grubu çocuk nüfus olarak tanımlanıyor.
1935’te Türkiye nüfusunun yüzde 45’ini çocuklar oluştururken, 2013’te bu oran
yüzde 29,7 oldu. Yaş grubuna göre incelendiğinde, 2013’te çocuk nüfusun yüzde
27,3’ünü “0-4” yaş grubu, yüzde 27,6’sını “5-9”, yüzde 28’ini “10-14” ve yüzde
17,2’sini ise “15-17” yaş grubu çocuklar oluşturdu. Bu oranlar, hem yıl hem de
cinsiyet bazında önemli bir değişim göstermedi.
Çocuk nüfus oranı 2075’te yüzde 17,6’ya düşecek
Şehirleşme, kadının eğitim düzeyinin artması, kadının çalışma hayatına
aktif katılımı gibi gelişmeler doğurganlığın azalmasına, doğumların ileri
yaşlara ertelenmesine, kadın başına düşen ortalama çocuk sayısının düşmesine
sebep oluyor. Bu değişimler, çocuk nüfusun toplam nüfus içindeki oranının
azalmasına etki ediyor. Çocuk nüfus oranının 2023’te yüzde 25,7’ye, 2050 yılında
yüzde 19,1’e ve 2075 yılında yüzde 17,6’ya düşeceği tahmin ediliyor. AB üye
ülkeleri ile karşılaştırıldığında en fazla çocuk nüfus Türkiye’de görüldü. Çocuk
nüfusun toplam nüfus içindeki oranı Avrupa Birliği üyesi ülkelerle
karşılaştırıldığında, 2013 yılında en yüksek çocuk nüfus oranına yüzde 29,7 ile
Türkiye’nin, en düşük çocuk nüfus oranına ise yüzde 16 ile Almanya’nın sahip
olduğu görüldü. Çocuk nüfus oranının Fransa’da yüzde 22,2, İngiltere’de yüzde
21,2, İsveç’te yüzde 20,2, Yunanistan’da yüzde 17,6 ve İtalya’da yüzde 16,8
olduğu görüldü.
En popüler isimler: Yusuf ve Zeynep
Bebeklere konulan en popüler erkek ismi Yusuf, kız ismi ise Zeynep oldu.
Yeni doğan bebeklere konulan en popüler üç erkek ismi 2013 yılında; Yusuf, Berat
ve Mustafa oldu. En popüler üç kız ismi ise Zeynep, Elif ve Ecrin oldu. 0-17
yaştaki çocuklar arasında kullanılan en popüler üç erkek isminin Mehmet, Yusuf
ve Mustafa, en popüler üç kız isminin ise Zeynep, Elif ve Merve olduğu
görüldü.
|
22 Nisan 2014 Salı
ÇOCUKLARIMIZA SAHİP ÇIKALIM
21 Nisan 2014 Pazartesi
BİR NESLİN MAHVOLUŞU
| ||
| ||
Bu yazımızda tahripten bahsedeceğiz. “Ne Batıyı tanıyoruz, ne Doğuyu... En az tanıdığımızsa kendimiziz. Biz Müslümanlığından, doğululuğundan, Türklüğünden utanan, tarihinden utanan, dilinden şuursuz bir yığın haline geldik” diyor Cemil Meriç. “Bir nesli nasıl mahvettiler?” diye cesurane soruyor ve bu tahribin nasıl yapıldığını bol örnekle açıklıyor Osman Yüksel Serdengeçti.
Evet, Serdengeçti’den bahsedeceğiz. “Bir kahraman bekliyoruz” diye Üstad’a şiir yazan İslâm dâvâsının Serdengeçti’sinden, Üstad’dan “Bir oğlum olsaydı adını Serdengeçti kordum’ iltifatına mazhar olan Osman Yüksel’den bahsedeceğiz. “Bir Nesli Nasıl Mahvettiler?” Bir neslin nasıl mahvedildiğini anlatan bu eser, Osman Yüksel’in en çok ilgi toplayan eseridir. Kitapta, Hilal Hasreti, Radyo Konuşmaları, Ayasofya, Mevlânâ ve Mehmed Âkif başlığı altında çok sayıda yazı vardır. 173 sayfadan oluşan eserde, Osman Yüksel’in yazdığı bir de önsöz yer almaktadır. Bir Nesli Nasıl Mahvettiler? Osman Yüksel’in bütün eserlerinin 3. kitabıdır. Türk Edebiyatı Vakfı tarafından yayınlanmıştır. Bu kitapta geçen bazı can alıcı bölümler de şöyledir: “Bir vatandaş bir adam yaralar. Cezası: Yıllarca hapis yatmaktır. Bir insan, bir zümre bir nesli mahveder, bir milleti öldürür. Cezası: Yıllarca saltanat sürmektir.” “Ana bizim mektebe gâvurlar geldi. Şapkalı şapkalı adamlar: Babamı öldüren herifler. Anan, ‘Onlar senin muallimlerin oğlum’ dediyse de bir türlü inanamıyordun. ‘Şapkaları var anacağım, şapkaları var’ diyordun” “Sen istemeye istemeye, çekine çekine mektebe devam ediyordun. Bir gün muallim bey, size dönerek ‘Çocuklar Allah var mı söyleyin bakayım?’ dedi. Çocuklar şimdiye kadar duymadıkları düşünmedikleri bu sual karşısında şaşkına döndüler. Belki de korkularından ses çıkaramadılar. Fakat sen duramadın! ‘Var’ diye bağırıvermiştin… Muallim bey güldü. ‘Böyle bir şey yok çocuklar. Bunlar kocakarı masalı, yalan…’ dedi” “Eski mektep-Yeni mektep müsameresi. Sen ömründe böyle pis pis geğiren, adeta geviş getiren hoca görmemiştin. Bunu nereden bulmuşlardı. Ne iğrenç adamdı bu. O günlerde kasabada Kur’ân-ı Kerîm’i yere atmışlar, yırtmışlar gibi dedikodular alıp yürüyordu. İhtiyarlar, ‘Allahım ne günlere kaldık’ diye hararetli konuşuyorlardı” Evet, bir neslin nasıl mahvedildiğinin örnekleriyle doludur bu kitap. Müsbet ilim, müsbet ilim diye tutturulan maneviyatı unutturulan çocukların halini görüyoruz. Hepimizin efsane sandığı öğretmenin, “çocuklar Allah’tan şeker isteyin bakalım, bir de benden isteyin” örneğinin nasıl Allah’ı inkâr etmeye kadar vardığının göstergesini görüyoruz. Derslere giren bütün muallimlerin hep bir ağızdan Allah’ı inkâr ve ehadiyeti çürütme çalışmaları… Serdengeçti’nin Üstad’a yazdığı mektubu okuyunca ve “Said Nursî yirminci asır karanlığını delerken!. “Çık nerdesin zuhur et, biz seni bekliyoruz... Yıllardır yollarında yorgun emekliyoruz! Musa ol! Hakk’a yüksel, tecelli et Tûr’a.. Zulmet yıkılsın gitsin, cihan gark olsun Nura!..” şiirini görünce tahrip ve tamiri daha iyi bir şekilde anlıyor insan. Unutulmamalıdır ki: “Biz, bizden evvelkilerin ekip biçtikleriyiz; bizden sonraki nesiller de bizim gayretimizin semeresi olacaklardır.” Hayırlı okumalar…
MEHMET TOSUN
|
1 Nisan 2014 Salı
SEVGİ ÇİÇEKLERİ
BU ÇİÇEKLER SOLMASIN
ÖĞRETMENİM !
Öğretmenim siz;
Bizleri aydınlatan bir nur,
Sönmeyen bir güneş,
Bir ışıksınız.
Öğretmenim siz;
Bizleri aydınlatan bir nur,
Sönmeyen bir güneş,
Bir ışıksınız.
Öyle bir ışık ki;
Bu ışığa herkes muhtaç.
Öyle bir nur ki;
Bu nura herkes hasret.
Bu ışığa herkes muhtaç.
Öyle bir nur ki;
Bu nura herkes hasret.
Öğretmenim siz;
Öyle bir Cevher'siniz ki;
Kıymetinizi ancak ,
Aydınlığa muhtaç olanlar anlar.
Öyle bir Cevher'siniz ki;
Kıymetinizi ancak ,
Aydınlığa muhtaç olanlar anlar.
Siz öyle bir değersiniz ki;
Bunu ancak öğrenci anlar.
Bunu ancak öğrenci anlar.
Yine siz, öyle birisiniz ki;
Öğretmensiniz .
Öğretmensiniz .
Öğretmenim siz;
Bir rehber ve öndersiniz.
Siz muhtaçlara elini uzatan,
Yardım seversiniz.
Bir rehber ve öndersiniz.
Siz muhtaçlara elini uzatan,
Yardım seversiniz.
Öğretmenim siz ;
Bizler için her şeysiniz.
Öyle ki; Okumayı bize siz öğrettiniz.
Bizler için her şeysiniz.
Öyle ki; Okumayı bize siz öğrettiniz.
Vatanımızı,bayrağımızı,dinimizi sevmeyi,
Mutlu insan olmayı, siz öğrettiniz.
Çünkü siz, hep mutluluk duyup,
Mutlu insan oldunuz.
Mutlu insan olmayı, siz öğrettiniz.
Çünkü siz, hep mutluluk duyup,
Mutlu insan oldunuz.
Siz gönülleri okşayan,
Sevgililer sevgilisinin dostu.
Sevgililer sevgilisinin dostu.
En büyük insan,öğretmensiniz.
Biz biliyoruz ki;
Bir harf öğretene köle olunur.
Ama siz bize köle olmayı değil,
Efendi olmayı öğrettiniz.
Size ne kadar minnet duysak azdır.Bir harf öğretene köle olunur.
Ama siz bize köle olmayı değil,
Efendi olmayı öğrettiniz.
Zira siz,elleri öpülen öğretmensiniz.
Rafet ÖZCAN
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)