25 Mayıs 2023 Perşembe

İÇGÜDÜ MÜ İLHAM MI?

 Ehl-i dalalet ve ehl-i felsefe, o gayr-ı meşhur hislere; -hata ederek- ahmakçasına "sevk-i tabiî" diyorlar.

Hâşâ sevk-i tabiî değil, belki bir nevi ilham-ı fıtrî olarak insan ve hayvanı kader-i İlahî sevkediyor.

Meselâ: Kedi gibi bazı hayvan; gözü kör olduğu vakit, o sevk-i kaderî ile gider, gözüne ilâç olan bir otu bulur, gözüne sürer, iyi olur.

   Hem rûy-i zeminin sıhhiye memurları hükmünde ve bedevi hayvanatın cenazelerini kaldırmakla muvazzaf kartal gibi âkilü'l-lahm kuşlara bir günlük mesafeden bir hayvan cenazesinin vücudu, o sevk-i kaderî ile ve o hiss-i kable'l-vuku ilhamıyla ve o saika-i İlahî ile bildirilir ve bulurlar.

   Hem yeni dünyaya gelmiş bir arı yavrusu; yaşı bir gün iken, havada bir günlük mesafeye gider, havada izini kaybetmeyerek, o sevk-i kaderî ile ve o saika ilhamıyla döner, yuvasına girer.

Hattâ herkesin başında çok defa tekerrür ediyor ki, birisinden bahsediyorken, âni kapı açılarak tahminin fevkınde aynı adam gelir.

Hattâ Kürdçe durub-u emsaldendir:

نَافِ گُرْب۪ينَه پَالَانْدَارْ ل۪ى وَر۪ينَه

Yani: "Kurdun bahsini ettiğin zaman topuzu hazırla, vur; çünki kurt geliyor." Demek bir hiss-i kable'l-vuku' ile, latîfe-i Rabbaniye icmalen o adamın gelmesini hisseder.

Fakat aklın şuuru ihata etmediği için; kasden değil, ihtiyarsız olarak bahsetmeye sevkeder.

Mektubat - 348

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder