Ey halkım !
Siyaset, toplumun ihtiyaçlarını gidermek, sorunlarını çözmek için yapılır. Yüzü millete dönüktür. İlhamını halktan alır.
Bugün böyle bir siyaset anlayışının fersah fersah uzağındayız.
Her şey iktidarda kalmak ve bir kişinin ihtiraslarını tatmin için.
Devlet de, millet de ikinci planda.
Ülke nasıl güçlenir, millet nasıl mutlu ve huzurlu olur sorusu siyasetin gündeminde yok.
Her gün biraz daha içe kapanıyor, biraz daha zamanın dışına yuvarlanıyoruz.
Bunun son örneği hilafet tartışmaları.
Bu tartışmayı başlatanlar da hilafetin bir yönetim şekli ve İslam'la alakası olmadığını biliyorlar.
Ama ellerinde kala kala din istismarı kaldı. Bu yolla iktidarlarını bir süre daha sürdürmek istiyorlar.
İslam cihan şumul bir dindir.
Bütün zamana ve mekana gelmiştir.
Siyasi bir proje değil, bir hayat nizamıdır.
Siyaset dünyaya bakar, İslam ise hem dünyaya hem ahirete bakar.
Dini siyasete alet etmek, onun mesajını daraltmak, ahlaki boyutunu iptal etmektir.
Din kisvesi giymiş siyasetçilerin çoğunda gözlenen ahlak zaafının arkasında, dini bu şekilde algılama yanlışı yatmaktadır.
Din, partilere sığmaz. Muhatabı bütün gönüllerdir. Partileşen bir din, insanların bir kısmının muhatabı olmaktan çıkarır.
Birleştiren yönünü kaybeder.
Bir davet, bir çağrı olmaktan çıkar, istismarcısının silahında mermi olur.
İnanmaya çağırmaz, kavgaya çağırır. Gönülleri fethetmez, baskı altına alır. Müjdelemez korkutur, birleştirmez ayırır.
İktidarda kalma adına hırpalanan dinimizdir.
Çok ciddi bir insan ve ahlak sorunumuz var.
Siyasetçinin rotasını halk çizer.
Kaliteli bir toplum kalitesiz bir siyaset üretmez.
Her toplum kalitesine göre siyaset üretir.
Çalan bir siyaset varsa ona cevaz veren bir halk olduğu içindir.
Bölen bir siyaset varsa ona yol veren bir toplumun varlığındandır.
Bir toplumun kalitesi seçtiği siyaset biçimi ve siyasetçi tipinde ölçülür.
Zulüm, baskı, adaletsizlik, kötü yönetim, aslında toplumların seçimidir. Layık olmayanları seçen bir toplum kendi kıyametini hazırlar.
Bu hercümercin sorumlusu sensin ey halkım!
Sakın aldandım, bilmedim, görmedim deme.
Bin yalana şahit oldun ama yine de yalanın peşinden gittin.
Bin yolsuzluğa, rüşvete tanık oldun, görmezden geldin.
Senin gafletindir bu kriz.
Sen sürükledin bu uçuruma.
Sen alkışladın her türlü adaletsizliği.
Sen yüreklendirdin kötüleri.
Düzeltecek olan da sensin.
Bunun yolu, kör-sağır gibi davranmamandır.
Bunun yolu, gördüklerini görmemiş, yaşadıklarını yaşamamış gibi yapmamandır.
Bunun yolu, eğer hala duruyorsa dünyaya vicdanınla bakmandır.
Gel vicdanını hakem et, o zaman görmediklerini görecek, işitmediklerini işiteceksin.
Başka bir yol da kalmadı, ya kendine döneceksin, yahut kendinle beraber bu güzel ülkeyi de ateşe atacaksın.