26 Aralık 2021 Pazar

YENİ ASYA DÜŞMANLARI 2

 Eğer kendinize insanların ve cemaatlerin hatalarını bulup deşifre ve ifşa etme, düzeltme gibi bir misyon biçip omuzlarındaki akrebi -güya- atmaya çalıştığınızı iddia ediyorsanız;

a- Öncelikle kendi hatalarınızı görüp nefsinizi ıslah ederek “büyük cihad”ı kazanma cehd ve gayreti içerisinde olmanız daha mü’minane bir tavır olmaz mı? Önce kendi omuzunuzdaki akrepleri def ve ref etmeye çalışınız.

“Sözleriyle âleme verirler nizamat/ Bin türlü teseyyüb bulunur hanelerinde.”

b) Eğer İslami bir grup ve cemaatin hata yapmasına gönlünüz razı olmuyor, buna üzülüyor ve bunu düzeltmeye çalışıyor iseniz, gayeniz buysa tenkit ve tavsiyelerinizi neden Yeni Asya’yla sınırlı tutuyorsunuz? Mesela, neden Meşveret, Kırkıncı Hoca, Sungur abi, Kurdoğlu, Said Özdemir, Abdullah Yeğin abi, Nesil Grubu, Med-Zehra ve sair Nur cemaatleriyle ilgili eleştirilerde bulunmuyorsunuz? Onların hiç mi hata ve kusurları yok? Onlar AKP’yi destekledileri için mi onlarda eleştirecek bir taraf göremiyorsunuz yoksa?

Bu konuda samimi ve dürüst iseniz -istisnasız- bütün cemaat ve gruplarla ilgili tenkit ve tavsiyeleriniz olmalı. Aksi takdirde amacınızın üzüm yemek değil bağcıyı dövmek olduğu sırıtır; sırıtıyor da zaten! Yeni Asya’yı dövmeye, hatta öldürmeye çalışıyorsunuz!

c- Diyelim ki bir hata var. Neye ve kime göre hata?! Ölçü, miyar ve mihenk kimdir, nedir? Hangi yetki, birikim ve ehliyetle insanları ve cemaatleri eleştirme hakkını kendinizde görebiliyorsunuz? Siz kimsiniz, statü ve ehliyetiniz nedir?

5) Bir Nur Talebesinin iman-Kur’an hizmetinden anladığı şey, bir cemaatin kusurunu bulup serrişte ederek o cemaati yıpratmaya, itibarsızlaştırmaya çalışmak mıdır? Böyle bir “hizmet” anlayışı olur mu? Hangi “ihlâs” ve “uhuvvet” düsturuyla bunu izah edebilirsiniz?

İnsanları, bahusus gençleri iman ve İslam hakikatleriyle buluşturmak, insanların imanlarını kurtarmak, korumak ve takviye etmekle mükellef olması gereken birisinin, oturduğu yerden bir cemaatin yaptıklarını takip ederek “hata yapsa da vursam, sövsem, dövsem” diye ellerini ovuşturarak beklemesi, nasıl bir iman kurtarma anlayışıdır? Böyle yaparak sevap işlediğinizi, çok büyük bir hizmette bulunduğunuzu, Allah’ın sevgisini kazandığınızı, Allah’ın makbul bir kulu olacağınızı, meleklerin yaptıklarınızı alkışladığını, sizi tebrik ettiğini mi zannediyorsunuz?

Tek marifet ve maharetiniz bu mu? Gidin insanlarla, gençlerle ilgilenin; onların Nurun hakikatleriyle buluşmaları için zaman ve emek harcayın!

Sizinle aynı siyasi görüşü paylaşmıyor diye Yeni Asya’nın yaptığı onca hizmeti, yetiştirdiği onca insanı, imanlarının kurtulmalarına vesile oldukları onca genci, açtıkları dersaneleri, iman-Kur’an hizmetiyle alakalı sosyal faaliyetleri (ders, seminer, konferans, panel, kitap sergileri vs.) nasıl görmezden gelebilir, inkâr eder, yok sayar, bunlardan sarf-ı nazar edebilirsiniz?

Üstadımız mealen “İslamiyet yüzde doksan dokuz iman, ahlak, fazilet ve ahirettir; yüzde bir nisbetinde siyasete mütealliktir.” derken Yeni Asya cemaatinin İslamiyetin yüzde doksan dokuzluk kısmına giren hizmetlerinin hiçbirini görmeyip/görmek istemeyip yüzde birlik kısımdaki ihtilafı nazara alıp öne çıkararak bunun üzerinden felsefe geliştirmeniz, bundan dolayı Yeni Asya’ya vurmanız insaf, vicdan ve Risale-i Nur düsturlarıyla nasıl bağdaştırılır, nasıl izah edilir?

Azizim,

Enerjinizi, vaktinizi Yeni Asya düşmanlığıyla zayi etmeyin. Bırakınız Yeni Asya “ne hali varsa görsün, hata ve günahlar içinde boğulsun, kaybolsun gitsin!” Zaten bunu istemiyor musunuz? Bundan memnuniyet duyup zevk almaz mısınız?

Yeter ki siz hata yapmayın! Sevdiğiniz, beğendiğiniz, felsefenize, anlayışınıza uygun bir hizmet grubuna dâhil olun ve hizmetinize orada devam edin. Karaya vuran denizyıldızlarını, gençleri kurtarmaya çalışın! Hem dünyanız hem de ahiretiniz için daha makul, daha mantıklı, daha hayırlı ve faydalı bir iş yapmış olursunuz!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder