21 Şubat 2025 Cuma

BU ALEMİ İCAD EDEN ÖBÜR ALEMİ DE İCAD EDER

 Maahâzâ, bu âlemi icad edip öteki âlemi icad etmemek ve bu kâinatı vücuda getirip öteki kâinatı getirmemek, bu dünyayı yaratıp öteki dünyayı yaratmamak imkânı yoktur.

Çünki rububiyetin saltanatı mükâfat ve mücazatı ister.

   Ve keza Sâni'-i Âlem'in her şeyi içine almış ve her şeyi istila ve istiab etmiş bir rahmet-i vasiası vardır.

Vâlidelerin, hattâ bir cihette nebatatın evlâdına olan şefkatleri ve küçük, zayıf yavrularının suhulet-i rızkları, o rahmet deryasından bir katredir.

O bahr-i rahmetin azametiyle, şu fâni dünyada, bu kısa ömürde, şu kadar zahmet ve belalar ile karışık, zâil ve gayr-ı sabit olan şu nimetler; ve ebedî bekayı isteyen insanlar arasında münasebet yoktur.

Ve aynı zamanda, iade edilmemek üzere zeval, nimeti nıkmete, şefkati zahmete, muhabbeti musibete ve lezzeti eleme ve rahmeti zıddına kalbeder.

   Ve keza âlemde görünen tasarrufattan anlaşılıyor ki, Sâni'-i Âlem'in pek yüksek, celalli, izzetli bir haysiyeti vardır ki, ubudiyetle Sâni'i ta'zim etmeyenlerin veya istihfaf edenlerin te'diblerini te'hir ve imhal etse bile ihmal etmez.

Mesnevi-i Nuriye - 40

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder