Aile huzuru için;
"Güzel gören,güzel düşünür" 1
Bediüzzaman;Fena bir adama,“İyisin, iyisin” desen iyileşmesi ve iyi adama “Fenasın, fenasın”desen fenalaşması çok vuku bulur, der.2
Sözlerimizle insanları etkileriz ve onların sözlerinden de etkileniriz. İnsanlar ifadelerimizle şekillenir. Bizden duyduklarını kabullenir ve kendilerini o şekilde tanımlamaya, hareket etmeye başlarlar.
Zira çevremiz ve biz sürekli bir etkileşim hâlindeyiz. Ağzımızdan çıkan kelimeler direkt sahiplerine ulaşır. Bu sözcükler bazen kırıcı olur ve karşımızdakinin yüreğinde derin izler, yaralar bırakır. Bazen de onure edici cümleler dökülür, muhatabımız o güzel sözlerin etkisiyle özgüven kazanır, mutlu olur.
Eşlerimizle sağlıklı bir iletişim için; sarf ettiğimiz sözlere dikkat etmeliyiz. Eşimizi küçümseyici herhangi bir söz,onu rahatsız eder, sevgi, saygı ve güveni zedeler. Daha sonra yaptığımız hatanın farkına varıp pişman oluruz, özür dileriz ama, iş işten geçmiş olur.
Güzel bir söz vardır Hz. Ali’ye isnat edilen:
“Hayatta dört şey geri gelmez: Söylenen söz, atılan ok, kaçırılan fırsat ve geçen zaman.”
Hakikaten dilin kemiği yoktur. Bu yüzden olsa gerektir ki, sabır: Bir meziyet ve dilimize sahip çıkma işidir.
Bazı eşler, birbirlerine karşı, komşularını rahatsız edecek düzeyde tartışma, kavga içerisine girebiliyor, hoş olmayan sözler, azarlayıcı ifadeler sarf edebiliyor.
Oysa aynı kişi, dışarıda komşularına karşı, gayet kibar, ölçülü bir tutum takınabiliyor.
Çiftlerin sıkıntılarını, nâhoş lâflarla, ağız dalaşıyla halletmeye yeltenmemesi gerekir. Çünkü bu durum tarafların birbirini kırmasına, üzmesine sebep olur, problemi de çözmez. Bilâkis katlayarak büyütür.
-Ailede küslükler, uzun süre olmamalıdır.
“Bir mü’minin bir mü’mine üç günden fazla küs kalması helâl değildir.”
Resûlullah (asm) sınırı üç gün ile belirlediği halde bazı fert ve aileler arasında aylar süren küslükler yaşanabiliyor. Hatta, nadir de olsa, yılları bulan kırgınlıklar dahi var.
Küserek hiçbir şeyi değiştiremezsiniz. Çünkü bu, bir çözüm değildir. Sadece birbirinize giden gönül ve maddî yolları tıkarsınız.
Küslük, iki ruhun büyük bir hızla birbirinden uzaklaşmasına sebep olur. Aradaki samimiyet, sevecenlik, muhabbet ortadan kalkar. Üstüne üstlük düşmanlık, kin, nefret tohumları filizlenerek kök salmaya başlar.
Hele aile hayatı, küslükle en ağır yarayı alır, en fazla zararı da çocuklar görür.Bu durum ailenin temellerini sarsar, mahveder.
Aynı evde yaşayan bireyler arasında yükselen duvarlar, birinin diğerine ulaşmasını engeller. Bir huzur iklimi olabilecek yuva, cehenneme döner.
Birbirinden kopan fertler başka yerlerde, başka mutluluklar aramaya başlar. Küs kalmanın psikolojisine baktığımızda şunu görürüz:
Kızdığı kişi ya da kişileri cezalandırmak. Fakat farkında değil ki, kendi kendini de o cezaya çarpıyor. Hem de yalnızlığa mahkûm ederek.
İnsan fıtraten sosyal bir varlıktır. Sıkıntılarını, anlaşmazlıklarını konuşarak çözmelidir. Konuşmak fiili anlaşmayı, birbiriyle irtibat kurmayı sağlar. Küs kalmak ise anlaşmazlığı çözmeyi bırakın, yeni problemler doğurur.
Dipnot: 1-Mektubat s.473
2- " s.265
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder