Üçüncü Şube:
Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm'ın hıfzı ve ismeti, bir mu'cize-i bahiredir.
وَاللّٰهُ يَعْصِمُكَ مِنَ النَّاسِ
âyet-i kerimesinin hakikat-i bahiresi, çok mu'cizatı gösterir.
Evet Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm çıktığı vakit, değil yalnız bir taifeye, bir kavme, bir kısım ehl-i siyasete veya bir dine; belki umum padişahlara ve umum ehl-i dine tek başıyla meydan okudu.
Halbuki onun amucası en büyük düşman ve kavim ve kabilesi düşman iken; yirmiüç sene nöbetdarsız, tekellüfsüz, muhafazasız ve pek çok defa sû'-i kasde maruz kaldığı halde, kemal-i saadetle, rahat döşeğinde vefat edip, Mele-i A'lâ'ya çıkmasına kadar hıfz ve ismeti,
وَاللّٰهُ يَعْصِمُكَ مِنَ النَّاسِ
ne kadar kuvvetli bir hakikatı ifade ettiğini ve ne kadar metin bir nokta-i istinad olduğunu, güneş gibi gösterir.
Biz yalnız numune için, kat'iyyet kesbetmiş birkaç hâdiseyi zikredeceğiz:
Birinci Hâdise:
Ehl-i siyer ve hadîs, müttefikan haber veriyorlar ki: Kureyş kabilesi, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm'ı öldürtmek için, kat'î ittifak ettiler.
Hattâ insan suretine girmiş bir şeytanın tedbiriyle, Kureyş içine fitne düşmemek için, her kabileden lâekal bir adam içinde bulunup, ikiyüze yakın, Ebu Cehil ve Ebu Leheb'in taht-ı hükmünde olarak, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm'ın hane-i saadetini bastılar.
Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm'ın yanında Hazret-i Ali vardı.
Ona dedi: "Sen bu gece benim yatağımda yat." Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm beklemiş, tâ Kureyş gelmiş, bütün hanenin etrafını tutmuşlar.
O vakit çıktı, bir parça toprak başlarına attı.
Hiçbirisi onu görmedi, içlerinden çıktı gitti.
Gàr-ı Hira'da iki güvercin ve bir örümcek, bütün Kureyş'e karşı ona nöbetdar olup, muhafaza ettiler.
Mektubat - 158
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder