Ey sözlerimi dinleyen arkadaş!
Haşrin vücuduna ve vukuuna dair delillerin, şu zikredilen kısma, emarelere münhasır olduğunu zannetme.
Kur'an-ı Kerim'in gösterdiği gayr-ı mütenahî emarelerden istihrac edilen hakikat şudur ki: Hâlıkımız, şu muvakkat dünya meşherlerinde daimî olan rububiyetinin sabit karargâhına bizleri nakledecektir.
Ve bu seyyal memleketi sermedî bir memlekete tebdil edecektir.
Ve yine zannetme ki, haşir ve âhireti iktiza eden, esma-i hüsnadan yalnız "Hakîm, Kerim, Rahîm, Âdil, Hafîz" isimleridir.
Belki kâinatın tedbiriyle alâkadar olan her bir isim, âhiret ve haşri iktiza eder.
Hülâsa:
Haşir mes'elesi öyle bir hakikattır ki, celaliyle, cemaliyle, esmasıyla Hâlık-ı Zîşan, bütün kütüb-ü semaviye ile enbiya ve evliya ve asfiyanın icmalarını tazammun eden Kur'an-ı Mu'cizü'l-Beyan ve Fahr-i Kâinat Hazret-i Muhammed (A.S.M.) -ekmelü'l-halk ve eşrefü'l-insan- haşrin geleceğine ittifakla hükmettikleri gibi, şu kâinat dahi, bütün âyâtıyla ve kelimatıyla haşrin vücud ve icadına şehadet ediyor.
Mesnevi-i Nuriye - 48
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder