4 Eylül 2024 Çarşamba

ÜÇ DÜNYA

 Ekser nâsın âşık ve mübtela olduğu dünyaya baktım.

Nur-u Kur'an ile gördüm ki; birbiri içinde üç küllî dünya var.

Birisi esma-i İlahiyeye bakar, onların âyinesidir.

İkinci yüzü âhirete bakar, onun mezraasıdır.

Üçüncü yüzü, ehl-i dünyaya bakar, ehl-i gafletin mel'abegâhıdır.

Hem herkesin bu dünyada koca bir dünyası var.

Âdeta insanlar adedince dünyalar birbiri içine girmiş.

Fakat herkesin hususî dünyasının direği, kendi hayatıdır.

Ne vakit cismi kırılsa, dünyası başına yıkılır; kıyameti kopar.

Ehl-i gaflet, kendi dünyasının böyle çabuk yıkılacak vaziyetini bilmediklerinden, umumî dünya gibi daimî zannedip perestiş eder.

   Başkalarının dünyası gibi çabuk yıkılır, bozulur, benim de hususî bir dünyam var.

Bu hususî dünyam, bu kısacık ömrümle ne faidesi var diye düşündüm.

Nur-u Kur'an ile gördüm ki: Hem benim, hem herkes için, şu dünya muvakkat bir ticaretgâh ve her gün dolar boşalır bir misafirhane ve gelen geçenlerin alış-verişi için yol üstünde kurulmuş bir pazar ve Nakkaş-ı Ezelî'nin teceddüd eden (hikmetle yazar bozar) bir defteri ve her bahar bir yaldızlı mektubu ve herbir yaz bir manzum kasidesi ve o Sâni'-i Zülcelal'in cilve-i esmasını tazelendiren, gösteren âyineleri ve âhiretin fidanlık bir bahçesi ve rahmet-i İlahiyenin bir çiçekdanlığı ve âlem-i bekada gösterilecek olan levhaları yetiştirmeye mahsus muvakkat bir tezgâhı mahiyetinde gördüm.

Bu dünyayı bu surette yaratan Hâlık-ı Zülcelal'e yüzbin şükrettim.

Ve anladım ki; dünyanın, âhirete ve esma-i İlahiyeye bakan güzel içyüzlerine karşı nev'-i insana muhabbet verilmişken, o muhabbeti sû'-i istimal ederek fâni, çirkin, zararlı, gafletli yüzüne karşı sarfettiğinden,

حُبُّ الدُّنْيَا رَاْسُ كُلِّ خَط۪يئَةٍ

hadîs-i şerifinin sırrına mazhar olmuşlar.

   İşte ey ihtiyar ve ihtiyareler!

Ben Kur'an-ı Hakîm'in nuruyla ve ihtiyarlığımın ihtarıyla ve iman dahi gözümü açmasıyla bu hakikatı gördüm ve çok risalelerde kat'î bürhanlarla isbat ettim.

Kendime hakikî bir teselli ve kuvvetli bir rica ve parlak bir ziya gördüm.

Ve ihtiyarlığıma memnun oldum ve gençliğin gitmesinden mesrur oldum.

Siz de ağlamayınız ve şükrediniz.

Madem iman var ve hakikat böyledir; ehl-i gaflet ağlasın, ehl-i dalalet ağlasın.

Lemalar - 233

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder