4 Mart 2023 Cumartesi

ÖMÜR NASIL GEÇTİ ?

 Dünyanın aldatıcı, şirin, tatlı görünen cazibedar güzelliklerinin ruhumuzu sardığı zaman ya da başımıza gelen hastalıkların, belâların ve musibetlerin çekilmez ağırlıkları duygularımızı kapladığı anda Risâle-i Nurların verdiği ölçüler, derslerle ve sabır kuvveti ile sahil-i selâmete çıkmak mümkün.

Gençlere elli, altmış sene sonraki hayatlarını hatırlatarak iman cevherine sarılmanın kazandırdıklarını ders vermektedir. Bizler de onun tavsiyesine uyarak, her hadiseden tefekkürî bir ibret dersi çıkarıp ibadet sevabı almalıyız.

Hayatın yavaşladığı, hareketlerin ve bakışların donuklaştığı, sessizlik ve çaresizlikle yatağın içersinde emaneti sahibine devredecekleri zamanı bekleyen insanlar lisan-ı halleriyle bizlere birçok şeyler anlatıyor, ders veriyorlar.

Bazılarının albümünde kalan gençlik resimlerine bakarak şimdiki durumlarını kıyas etme imkânı buluyoruz. “Gençliğinde çok güzelmişsin–yakışıklıymışsın!” denildiğinde; genelde hepsi ellerini boşluğa sallayarak, yüzlerindeki önemsemez, donuk ifade, sakin tavırla ve tek kelime ile: “Geçti” diyerek hayıflanırlar. 

Göz açıp kapayıncaya kadar, “Bir ân-ı seyyale” tabir edilen insan ömrü elbette geçip gidiyor. Rabbim insanı yaratmış ve envai çeşit nimetlerle donatmış. Kâinatı ve mevcudatı emrine vererek her türlü güzellikler, ihsanlar, rahmetler ve bereketleri lütfederek, adi, aciz, zayıf ve muhtaç olduğu halde mahlûkatın en üstünü, en şereflisi olarak, en yüce değeri vermiş.

Bütün bu verdiklerinin karşılığında insandan sadece kendisini tanımasını ve ibadet etmesini istemiş. O’nu tanıyıp bilmenin, rahmetini, keremini ve bereketlerini bütün mevcudat üstünde görerek ve anlayarak iman etmek gerekiyor. Hayretle ve tefekkürle muhteşem kudretine ve azametine boyun eğmek insanı manen yüceltir. Marifetullah ve muhabetullah ummanlarında gezdirir, ruhanî lezzetler, tatlar ve hazlar verir.

İnanç ikliminin insana bahşetmiş olduğu güzellikleri nazarlarından kaçıran bazı insanlar da tüm kâinatı kaplayan güzellikleri, sanatları, mucizeleri ve O’nu tanıtan delilleri, âyetleri kendi iç dünyasındaki inançsızlık ve inkâr zulümatları ile karartır, perdeler, göremez. Nefsinin ve şeytanın emrine itaatkâr bir nefer olur. İç dünyasındaki acılarla, bunalımlarla, fırtınalarla, elemlerle, kederlerle ömrü zail olur gider.

Hayatının son demlerinde, hasta yatağında sükûnet içersinde ve Rabbine teslim olmuş vaziyette kaderin tecellisi ile ecelini bekleyen hasta ve yaşlı insanların konuşma ve ifade güçlüğü içersinde kendi hayatını “Geçti” diye tarif ederken aklımızda hep aynı sorular dolaşıyor: “Nasıl geçti?”


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder