23 Ocak 2023 Pazartesi

FELSEFE VE KUR'AN

 ÜÇÜNCÜ ESAS 

   Hikmet-i felsefe ile hikmet-i Kur'aniyenin hayat-ı içtimaiye-i beşeriyeye verdiği terbiyeler:

   Amma hikmet-i felsefe ise hayat-ı içtimaiyede nokta-i istinadı, "kuvvet" kabul eder.

Hedefi, "menfaat" bilir.

Düstur-u hayatı, "cidal" tanır.

Cemaatlerin rabıtasını, "unsuriyet, menfî milliyet"i tutar.

Semeratı ise "hevesat-ı nefsaniyeyi tatmin ve hâcat-ı beşeriyeyi tezyid"dir.

   Halbuki kuvvetin şe'ni tecavüzdür.

Menfaatin şe'ni her arzuya kâfi gelmediğinden üstünde boğuşmaktır.

Düstur-u cidalin şe'ni çarpışmaktır.

Unsuriyetin şe'ni başkasını yutmakla beslenmek olduğundan tecavüzdür.

İşte bu hikmettendir ki beşerin saadeti selb olmuştur.

   Amma hikmet-i Kur'aniye ise nokta-i istinadı, kuvvete bedel "hakk"ı kabul eder.

Gayede menfaate bedel, "fazilet ve rıza-yı İlahî"yi kabul eder.

Hayatta düstur-u cidal yerine, "düstur-u teavün"ü esas tutar.

Cemaatlerin rabıtalarında unsuriyet, milliyet yerine "rabıta-i dinî ve sınıfî ve vatanî" kabul eder.

Gayatı, hevesat-ı nefsaniyenin tecavüzatına set çekip ruhu maâliyata teşvik ve hissiyat-ı ulviyesini tatmin eder ve insanı kemalât-ı insaniyeye sevk edip insan eder.

   Hakkın şe'ni ittifaktır.

Faziletin şe'ni tesanüddür.

Düstur-u teavünün şe'ni birbirinin imdadına yetişmektir.

Dinin şe'ni uhuvvettir, incizabdır.

Nefsi gemlemekle bağlamak, ruhu kemalâta kamçılamakla serbest bırakmanın şe'ni saadet-i dâreyndir.

Sözler[Y] - 145

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder