Hiç şüphesiz böyle bir zamanda çok zordur mü’min bir genç olmak. Zira zamanın şartlarının ağır olmasının yanı sıra genç olmanın da verdiği zorluklar var. Çünkü “Gençlik damarı, akıldan ziyade hissiyatı dinler. His ve heves ise kördür, âkıbeti görmez. Bir dirhem hazır lezzeti, ileride bir batman lezzete tercih eder.” Yani gençlik dönemi, gençlik damarının hâkim olduğu, günaha sevk eden nefis ve hissiyatın baskın olduğu, anlık lezzetlerin ilerideki daha büyük lezzetlere tercih edildiği ve gelecekteki azaptan değil de acele verilen cezalardan daha çok korkulduğu bir dönem.
Peki, böyle bir dönemde âhirzamanın dehşetli fitnelerinden nasıl kurtulacağız? Bu tehlikelere karşı nasıl dayanabileceğiz? Bu cehennemî hâletten nasıl çıkacağız? Âhirzamanda genç olmanın bâdirelerini nasıl atlatacağız?
İlk önce nasıl bir zamanda yaşadığımızın farkında olacağız. Yukarıda da ifade ettiğimiz gibi bu zamanın husûsiyetlerini bileceğiz. Daha sonra bizi günahlara sevk eden nefsimizi tanıyacağız ve ittiham edeceğiz. Zira “Nefsini ittiham eden, kusurunu görür. Kusurunu itiraf eden, istiğfar eder. İstiğfar eden istiaze eder.” Nefsimizi ittiham ettikten sonra kusurlarımızın farkında olup itiraf edeceğiz. Çünkü “kusurunu görse, o kusur kusurluktan çıkar. İtiraf etse, affa müstahak olur.” Bu itirafla birlikte Cenâb-ı Hakka, Tevvab (tövbeleri çokça kabul eden), Settar (gizli ve açık işlediğimiz günahlarımızı örten), Ğafur (biz günahkâr kullarına mağfiret eden) ve Rahîm (biz aciz kullarına merhamet eden) gibi isimlerini şefaatçi edip tövbe ve istiğfar ederek işlediğimiz günahların kalbimizi karartmasına engel olacağız. Çünkü “Günah kalbe işleyip, siyahlandıra siyahlandıra tâ nûr-u îmanı çıkarıncaya kadar katılaştırıyor. Her bir günah içinde küfre gidecek bir yol var. O günah istiğfar ile çabuk imha edilmezse, kurt değil, belki küçük bir manevî yılan olarak kalbi ısırıyor.” Bu tövbe ve istiğfarın ardından şeytandan istiaze edeceğiz. Zira şeytanı dinleyen bir nefis kusurunu görmek istemez. Kusurunu görmemek ise o kusurdan daha büyük bir kusurdur. Bunları yaptıktan sonra sabredeceğiz ve istikâmetimizi bozmayacağız. Âhirzaman fitnesine karşı her dâim teyakkuzda olup bu dehşetli fitneden her dâim Allah’a sığınacağız. Her dâim dememizin sebebi ise ecelimiz gelene kadar bu fitnelere maruz kalacağımız içindir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder