30 Ocak 2023 Pazartesi

AHİRZAMAN FİTNELERİ

 

Evet, âhirzamandaki fitneleri ve dinsizlik cereyanları saymakla bitmez. Her gün yeni yeni dinsizlik ve imansızlık cereyanları ortaya çıkmakta ehl-i îmana hücum etmektedir. Bunların yanı sıra TV, sosyal medya, internet gibi dijital ortamlarda da ne yazık ki bu cereyanlar boy göstermektedir. Îmanımızın erkânına saldıran bu fitnelere ve cereyanlara karşı îman ve Kur’ân hakikatlerine sımsıkı sarılacağız. Taklidî îmanı tahkikî îmana çeviren, akıllardaki şüpheleri izale eden, kalplerdeki vesveseleri gideren Kur’ân’ın asrımızdaki manevî bir mu’cizesi olan Risâle-i Nûr’u çokça okuyacağız. Zira Risâle-i Nur “gençliği, dalâlet ve sefahet uçurumuna düşmekten kurtaran ve îmanda, bu dünyada dahi hakikî bir cennet lezzeti ve dalâlette ise cehennemî bir azab ve sıkıntı bulunduğunu misallerle izah ve ispat eden”6 harika bir tefsirdir. Hem “Risâle-i Nur’dan ders alan, elbette çok mâsumların kanını ve hukukunu zâyi eden fitnelere girmez ve bilhassa tecrübeleriyle, mükerreren akîm ve zararlı kalan fitnelere hiçbir cihetle yanaşmaz.” 

Risâle-i Nur’u okumak îmanımızın kuvvetlenmesi için büyük bir önem arz etmektedir. Lâkin bizler okuduğumuz her meseleyi tam olarak anlamayabiliriz. Bu sebeple Risâle-i Nur okunan medreselere gitmeli, Nur derslerine iştirak etmeli ve Nur camiasının şahs-ı mânevîsine dâhil olmaya çalışmalıyız. Çünkü günahlar her cihetten bizi sarıyorlar. Bu kadar günaha karşı husûsî ibadet ve takvamızla tam mukabele etmemiz zor olur. Ama mensup olduğumuz cemaatin mabeynindeki esaslı bir düstur olan uhrevî amellerde iştirak kanunuyla ve samimî dayanışma sırrıyla bir dil ile değil belki cemaatteki kardeşlerimiz adedince diller ile ibadet edip istiğfar ederek bin taraftan hücum eden günahlara mukabele edebiliriz inşâallah.

Îmanımızı kuvvetlendirdikten sonra takvalı bir genç olmak için elimizden geleni yapacağız ve asla yılmayacağız. Zira “bu zamanda tahribat ve menfî cereyan dehşetlendiği için, takva bu tahribata karşı en büyük esastır.” Takva demek “menhiyattan ve günahlardan içtinâb etmek ve amel-i sâlih ve emir dairesinde hareket ve hayrat kazanmak” demektir. Yani bizi harama ve günaha sevk eden materyallerden, ortamlardan, arkadaş çevrelerinden içtinâb edip uzak duracağız. Hem “helâl dairesi geniştir, keyfe kâfi gelir. Harama girmeye hiç lüzum yoktur.” Ve mutlaka Cenâb-ı Hakkın emir dairesine hareket edip namaz başta olmak üzere farz olan amellerimizi de yerine getirip sebatla devam edeceğiz ve asla ihmal etmeyeceğiz. Zira “Ferâiz-i İlâhîye ise hafiftir, azdır.”

Âhirzaman fitnelerine karşı bir diğer kalkanımız ise sünnet-i seniyyedir. Âhirzamanı bize en güzel şekilde tarif edip, sahabelerin dahi âhirzamandan Cenâb-ı Hakk’a sığınmasına vesile olan Peygamber Efendimizin (asm) sünnet-i seniyyesine ittiba etmeliyiz. Sünnet-i seniyyeyi hayatımızın her ânına yerleştirip yaşamaya çalışacağız. Sünnet-i seniyyeyi ne kadar yaşarsak günlük adetlerimiz de o ölçüde ibadete ve hayrata çevirebiliriz. Bu sayede fânî ve kısa olan ömrümüzü bâkîye müteveccih yapabiliriz.

Rabbim bizleri âhirzamanın dehşetli fitnelerinden, imansızlık cereyanlarından ve dinsizlik akımlarından muhafaza eylesin ve bizleri ibadette sebat eden, Risâle-i Nur’u okuyarak tahkikî îmanı elde edip îmanla kabre giren âhirzaman gençlerinden eylesin. Âmin, âmin, âmin…


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder