14 Ağustos 2022 Pazar

İNSAN BİR YOLCUDUR


    

Çığlık çığlığa ağlayarak dünyaya gelmişti. Sahi neden insan ağlayarak dünyaya geliyordu? Ciğerlerin açılması ve benzeri maddi açıklamaların dışında manevi bir açıklaması da yok muydu? Üstelik kendisi doğarken bizzat ağladığı gibi ölüm anında da arkada bıraktığı sevenleri ağlıyordu.

Acaba bunun sebebi ‘yokluk karanlıklarından varlık âlemine’ çıkarılırken ruhlar âleminde üzerine aldığı ‘büyük emanet’ olmasındı. “Biz emaneti göklere, yere ve dağlara sunduk. Onlar korktular ve yüklenmekten kaçındılar; insan ise onu yükleniverdi. Doğrusu o çok zalim, çok cahildir.” (Ahzâb Sûresi;72. Ayet).

Fakat o daha küçücük sevimli ve şirin bir bebekti. Böyle şeyleri nereden bilsindi. Anne ve babası da ne çok sevinmişlerdi onun doğduğuna. Kucaktan kucağa dolaşıp, sevilip öpülüyordu. Bol bol uyuyor. Annesinin sütünü emiyor ve hızla büyüyordu. Bir iki senesi böyle geçti. Bu arada emekleyerek yürümeyi, heceleyerek konuşmayı öğrenmeye başladı.

Ne zor şeydi şu ‘insan olmak’. Hâlbuki hayvanlar doğar doğmaz birkaç dakika içinde hayata adapte olabiliyor ve kısa sürede başının çaresine tek başına bakabiliyordu. Oysa insan, önce anne ve babasından sonra eğiticilerden yardım alarak ancak on beş senede hayatı anlayıp iyiyi kötüden ayırmayı başarabiliyordu.

Derken ‘genç’ oldu. Kendini çok güçlü ve kuvvetli hissediyordu. Ergenlik dönemini yaşadı. Hayatı sorguladı. Anne babasına bazen isyan etti. Çevresinde, arkadaş grubunda kendini ispatlamaya çalıştı. Âşık oldu. Sevdi sevildi. İş güç sahibi olup sonunda sevdiğiyle evlendi. Çocukları oldu. Mutluydu. On beş ile kırk beş yaş arası böyle geçti. Kendisi çalışıyor, çocukları büyüyüp serpiliyordu.

Anne ve babası artık yaşlanmışlardı. Hatta kendi ihtiyaçlarını göremez hale gelmişlerdi. Bakıma ihtiyaçları vardı. Bu konuda eşinden tam destek alamıyor; aralarında bazen kırıcı tartışmalar yaşanıyordu. Neredeyse yüklerinden kurtulmak için vefatlarını arzu eder hale gelmişlerdi. Oysa anne ve babaları kendileri ‘büyüyüp gelişsinler; hayatta zorluk çekmesinler’ diye az mı zahmet çekmişlerdi. Nitekim kendileri de çocukları için aynı zahmetleri göğüslemiyorlar mıydı? İleride kendi çocuklarından da aynı muameleyi görürlerse ne olacaktı?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder