Ben vaizleri dinledim; nasihatleri bana tesir etmedi. Düşündüm. Kasavet-i kalbimden başka üç sebep buldum:
Birincisi: Zaman-ı hâzırayı zaman-ı salifeye kıyas ederek yalnız tasvir-i müddeayı parlak ve mübalâğalı gösteriyorlar. Tesir ettirmek için, ispat-ı müddea ve müteharri-i hakikati ikna lâzım iken, ihmal ediyorlar.
İkincisi: Bir şeyi terğib veya terhib etmekle ondan daha mühim şeyi tenzil edeceklerinden, muvazene-i Şeriatı muhafaza etmiyorlar.
Üçüncüsü: Belâgatin muktezası olan hâle mutabık, yani ilcaat-ı zamana muvafık, yani teşhis-i illete münasip söz söylemezler. Güya insanları eski zaman köşelerine çekiyorlar, sonra konuşuyorlar.
Hâsıl-ı Kelâm: Büyük vaizlerimiz hem âlim-i muhakkik olmalı, tâ ispat ve ikna etsin; hem hakîm-i müdakkik olmalı, tâ muvazene-i Şeriatı bozmasın. Hem beliğ-i mukni olmalı, tâ mukteza-i hâl ve ilcaat-ı zamana muvafık söz söylesin. Ve mizan-ı Şeriatla tartsın. Ve böyle olmaları da şarttır.
https://risale.de/eski-said-donemi-eserleri/851
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder