Bir buğday tanesi kadar çam çekirdeğinden dağ gibi bir ağacın zuhuru, kudret-i İlahiyeyi açıkça gösterdiği gibi; maddî hiçbir kuvvete sahib olmayan, bilakis mazlum ve bir nevi elleri kolları bağlı bir vaziyette Bedîüzzaman'ın çekirdek-misal hayatı ve hizmetiyle tarihin en dehşetli bir devrinde hem Anadolu hem âlem-i İslâm hem dünyanın ekserisine de maddeten tesir edecek ve zihniyetlerini değiştirecek manevî, küllî ve cihan-şümul bir inkişafın zuhuru; aynen bir kudret-i mutlaka ve istihdam-ı İlahî ve sevk-i Rabbanî ile olduğu akla ve kalbe görünmektedir.
Filhakika bir eserinde tahdis-i nimet suretinde hizmet-i imaniyeye ait inayet-i İlahiyeden bahsederken şöyle der:
Eski Harb-i Umumî'de ve daha evvellerinde bir vakıa-i sadıkada görüyorum ki Ararat Dağı denilen meşhur Ağrı Dağı'nın altındayım.
Birden o dağ, müthiş infilak etti.
Dağlar gibi parçaları, dünyanın her tarafına dağıttı.
O dehşet içinde baktım ki merhum validem yanımdadır.
Dedim:
Ana korkma!
Cenab-ı Hakk'ın emridir.
O hem Rahîm'dir hem Hakîm'dir.
Birden o halette iken baktım ki mühim bir zat bana âmirane diyor ki:
İ'caz-ı Kur'an'ı beyan et!
Uyandım, anladım ki: Bir büyük infilak olacak.
O infilak ve inkılabdan sonra Kur'an etrafındaki surlar kırılacak.
Doğrudan doğruya Kur'an, kendi kendini müdafaa edecek.
Ve Kur'an'a hücum edilecek; i'cazı, onun çelik bir zırhı olacak.
Ve şu i'cazın bir nevini şu zamanda izharına, haddimin fevkinde olarak benim gibi bir adam namzet olacak ve namzet olduğumu anladım.}
Tarihçe[Y] - 50
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder