2 Ağustos 2021 Pazartesi

İBADET VE TAKVA

 Ey insanlar!

Sizi ve sizden evvelkileri yaratan Rabbinize ibâdet ediniz ki, takva mertebesine vâsıl olasınız. Ve yine Rabbinize ibâdet ediniz ki; Arz’ı size döşek, semayı binanıza dam yapmış ve semadan suları indirmiş ki, sizlere rızık olmak üzere yerden meyve ve sâir gıdaları çıkartsın. Öyle ise, Allah’a misil ve şerik yapmayınız. Bilirsiniz ki, Allah’tan başka ma’bûd ve hâlıkınız yoktur.
(Bakara suresi 21,22)

Aziz, Sıddık Kardeşlerim!
Bugünlerde Kur’an-ı Hakîm’in nazarında îmândan sonra en ziyâde esâs tutulan takva ve amel-i sâlih esâslarını düşündüm. Takva, menhiyattan ve günahlardan içtinab etmek ve amel-i sâlih; emir dâiresinde hareket ve hayrat kazanmaktır.
Her zaman def’-i şer, celb-i nef’a racih olmakla beraber; bu tahrîbât ve sefâhet ve câzibedar hevesât zamanında bu takva olan def’-i mefasid ve terk-i kebâir üss-ül esâs olup, büyük bir rüchaniyet kesbetmiş. Bu zamanda tahrîbât ve menfî cereyan dehşetlendiği için, takva bu tahrîbâta karşı en büyük esâstır.

Farzlarını yapan, kebîreleri işlemeyen, kurtulur.
Böyle kebâir-i azîme içinde amel-i sâlihin ihlasla muvaffakıyeti pek azdır. Hem az bir amel-i sâlih, bu ağır şerâit içinde çok hükmündedir. Hem takva içinde bir nevi amel-i sâlih var. Çünki bir haramın terki vâcibdir. Bir vâcibi işlemek, çok sünnetlere mukabil sevabı var.
Takva, böyle zamanlarda, binler günahın tehacümünde bir tek içtinab, az bir amelle, yüzer günah terkinde, yüzer vâcib işlenmiş oluyor. Bu ehemiyetli nokta niyetle, takva nâmıyla ve günahtan kaçınmak kasdıyla, menfî ibâdetten gelen ehemmiyetli a’mal-i sâlihadır.Risâle-i Nur şâkirdlerinin bu zamanda en mühim vazifeleri, tahrîbâta ve günahlara karşı takvayı esâs tutup davranmak gerektir. Madem her dakikada, şimdiki tarz-ı hayat-ı içtimâiyede yüz günah insana karşı geliyor; elbette takva ile ve niyet-i içtinab ile yüzer amel-i sâlih işlenmiş hükmündedir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder