21 Şubat 2021 Pazar

HÜRRİYETİN ÖNEMİ

 Vücud için besinler ile hava, su ne kadar önemliyse duygular içinde de hürriyet o kadar önemlidir. Bediüzzaman hürriyet sevdalısıdır, hürriyet kahramanıdır. Bu sebeple bu asırda hürriyete çok değer vererek üst düzey bir anlam yükleyip, hürriyeti ekmeğe tercih etmiş ve bir kimlik kazandırmıştır.” En ziyade muhtaç olduğum ve hayatımda en esaslı düstur olan hürriyetimdir… Ben ekmeksiz yaşarım, hürriyetsiz yaşayamam.” (Emirdağ Lâh.1 s.51) cümleleri Bediüzzaman’ın hürriyete yüklediği anlamı ortaya koyarak, hürriyetin sahip çıkılacak ve onun hayat için mükemmel bir cevher olduğunu nazara verir. Hürriyet hayatın motor ve dinamiğidir, hayatın her alanında kendisini hissettirir.

Hürriyet, herkesin istediğini yapabileceği veya bütün nefsanî arzu ve isteklerini yerine getirebileceği şeklinde anlaşılmamalı. Bu hayvanî tarzda mutlak bir hürriyettir. Kişi hürriyetini kullanırken başkalarına zarar vermemeye azamî hassasiyet göstermelidir. Çünkü verilen zarar kul hakkına girer, bu haktan kurtulmak için kişi ile bizzat helâlleşmek gerekir. Bir diğer yönden de kendi aza ve duygularına zarar vermemelidir. Yani hürriyetin kullanımında hem başkasına, hem de kendimize zarar vermemeliyiz. Bediüzzaman’ın tabiri ile “Hürriyet’in şe’ni odur ki; ne nefsine ne gayra zararı dokunmasın” (Münâzarât s. 55) Hürriyette esas alınması gereken ölçü budur. En kâmil manada hürriyeti Bediüzzaman bu şekilde tarif eder, aynı zamanda bu anlayışa riayet etmek insanî bir vecibedir. Ayrıca dinimize göre ferdin hem kendi hayatına, hem de başkasının hayatına kastetmeye hakkı yoktur, her ikisi de haram ve büyük günahtır.

Hürriyetin kâmil manada bulunduğu yerde kuvvet kanunda olur ve hukukun üstünlüğü hüküm ferma olur. Kişilerin hak ve hürriyetleri kanunla düzenlenir, güçlü olan değil, haklı olan güçlüdür. Bu alanın öncüleri Medine Sözleşmesi ve Magna Carta’ dır. Kanun hâkimiyetinin olmadığı yerde haklı olan değil, güçlü olan haklı olur. Bu hayvanlara mahsus bir vasıftır. İlkel toplumlarda, tek adam rejimlerinde ve aşiret kültürü ile yönetilen toplumlarda kanun hâkimiyeti olmadığı için güçlü olan haklı olur. Mağduriyetler had safhadadır. Kişi hak ve hürriyetlerinin tamamı rafa kaldırılmıştır, hürriyet diye bir olgudan bahsedilemez.

Kalkınma ve refah seviyesi hürriyetle alâkalıdır. Kalkınmanın itici gücü hürriyet veya herhangi bir şeyin baskısını hissetmeyen hür düşüncedir. Kalkınmış ve Gelişmiş ülkelere baktığımız zaman hürriyet normlarının ve insanların refah seviyelerinin çok yüksek olduğunu görürüz. Kalkınma için hür düşünce ve teşebbüs hürriyeti gerekli ve vazgeçilmez bir unsurdur. İnsan hakları ve hürriyetler açısından hür olmayan ülkeler için kalkınmış ülke denilemez.

Geçmişin demir perde ülkeleri buna iyi bir örnektir. Hürriyet insanın ve bir ülkenin zenginliğidir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder