21 Şubat 2021 Pazar

MANEVİ ŞEHİT

 HASTALIK ŞEHADETE SEBEP OLABİLİR

Resulullah Efendimiz (asm) şöyle buyurdu: “Taun şüphesiz bir azaptır. Allah dilediği kuluna gönderir. Muhakkak ki, Allah, taunu mü’minler hakkında şehadet vesilesi kılmıştır. Bir yerde taun zuhur eder de orada bulunan bir mü’min, sabrederek, sevap umarak, ‘bu taun yalnız Allah’ın takdir ettiği kimseye isabet eder’, diyerek- bulunduğu şehirde kalırsa, Allah ona şehit sevabı yazar.” 

Düşünebiliyor musun, şehidin ecri kadar sevap ayağına gelmiş de sen farkında değilsin? Neredeyse reddedeceksin! Olacak şey mi?

Bence bu sevabı kaçırma!

Bu sevap sen isteyince gelmez. “Ha!” Deyince bulunmaz! Bu fırsat senden geçince sana bir daha dönmez! Senin için bu bir altın fırsattır! Şifanı yine iste, tedavine yine git, doktoruna yine başvur! Ona mani yok!

Ama fazla merakınla ve sabırsızlığınla bu sevabı kaçırma!

Merakını sabrına sür! Gereksiz merakı kaldır! Şifan için çalış! Ama rahmet hakkında su-i zan etme! Rahmet, bu hastalığını sana derman kılıyor. Bu bir talih kuşudur!

Hastalığın dermanındır.

Bu sebeple Said Nursî Hazretleri diyor ki: “Senin hastalığın sana dert değil, belki bir nevi dermandır. Çünkü ömür bir sermayedir, gidiyor. Meyvesi bulunmazsa zayi olur. Hem rahat ve gafletle olsa, pek çabuk gidiyor. Hastalık, senin o sermayeni büyük kârlarla meyvedar ediyor.” 

Öte yandan bu hastalık senin kısa ömrünü sevabıyla uzun bir ömür hükmüne getiriyor. Kısa bir ömürde devşiremeyeceğin kadar sevabı sana tahsis ediyor. Bu hastalıkla ölüm gelse, senin ruhunu şehit olarak alıyor.

O halde gam yok! Çünkü rahmet var!

Keder yok! Çünkü Kadir Mevlâ’m seni seviyor ve senin memnun olacağın şeyi yapıyor! Memnun olacağın şeyden ürkme!

“Ey sabırsız hasta! Sabret! Belki şük- ret! Senin bu hastalığın, ömür dakikalarını birer saat ibadet hükmüne getirebilir.” Bediüzzaman Said Nursî

Hastalık güzelliktir

Şerde hayır vardır. Bunu bilmeyenler şerre isyan ederler. Aslında hayata isyan ederler. Rahmeti itham ederler. Oysa hayata isyan, rahmeti itham hiç kimseye yaramaz. “Kaderi tenkit eden, başını örse vurur, kırar. Rahmete itiraz eden, rahmetten mahrum kalır.” 

Şerde hayır olduğunu bilenler kadere isyan etmezler, Şerre kızmazlar. Hayata küsmezler. Rahmeti itham etmezler. Ancak tedbir alırlar. Tedbirin bizden, takdirin Allah’tan olduğunu bilirler.

Şerde hayır olduğunu bilen, tedbir de alan kimse, buna rağmen şer gelirse, onu rahmetten bilir, Allah’ın takdirinden bilir. Çaresi varsa, çareyi ve şifayı Allah’tan bilerek doktora başvurur. Varsa ilâcını kullanır. İlâcın tesirini de Allah’tan bilir. Bu tam da tevhit inancının hayatiyet kazanmasıdır.

Çünkü bilir ki Allah Rahman’dır, Rahîm’dir. Bütün hayırlı işlere başlarken Rahman ve Rahim bildiği Allah’ı zikreder. Fark eder ki, bütün yavrulara annelerini lütfeden ve annelerinin şefkatiyle yavrulara şefkat eden ve terbiye eden O’dur. Hayat boyu kendisine seveceği insanlar bağışlayan O’dur. Yalnızlık ve kimsesizlik vahşetini akrabalarıyla, sevdikleriyle ve hemcinsleriyle gideren O’dur.

Her baharda yeryüzünü sayısız rahmet cilveleri olarak türlü türlü nimetlerle dolduran O’dur. Ebedî Cennet’i bütün güzellikleriyle bir rahmet cilvesi olarak sana takdim eden O’dur.

O’na imanla bağlansan, O’nu tanıyıp hastalığın masum diliyle, acı ve gözyaşı içinde O’na duâ ve niyaz etsen, hastalık O’nun rahmetini sana yakın eder. Seni O’nun rahmetine ulaştırır. Seni sınırsız ve kayıtsız hayra ulaştırır.

Madem O var ve sana rahmetiyle bakar; her hastalık güzeldir.

Her güzellik senin içindir, her hayır seni ihya eder. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder