Eğer kat'-ı intisabdan ibaret olan küfür, insanın içine girse; o vakit bütün o manidar nukuş-u esma-i İlahiye karanlığa düşer, okunmaz.
Zira Sâni' unutulsa, Sâni'a müteveccih manevî cihetler de anlaşılmaz.
Âdeta baş aşağı düşer.
O manidar âlî san'atların ve manevî âlî nakışların çoğu gizlenir.
Bâki kalan ve göz ile görülen bir kısmı ise; süflî esbaba ve tabiata ve tesadüfe verilip, nihayet sukut eder.
Herbiri birer parlak elmas iken, birer sönük şişe olurlar.
Ehemmiyeti yalnız madde-i hayvaniyeye bakar.
Maddenin gayesi ve meyvesi ise; -dediğimiz gibi- kısacık bir ömürde hayvanatın en âcizi ve en muhtacı ve en kederlisi olduğu bir halde yalnız cüz'î bir hayat geçirmektir.
Sonra tefessüh eder gider.
İşte küfür, böyle mahiyet-i insaniyeyi yıkar, elmastan kömüre kalbeder.
Sözler - 312
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder