12 Temmuz 2025 Cumartesi

KENDİNİ BİLEN RABBİNİ BİLİR

  Dördüncü hakikat

Kâinatın uzak çöllerine gidip Sâni'in isbatına deliller toplamaya ihtiyaç yoktur.

Bir kulübecik hükmünde bulunan içerisinde oturduğun cisim kafesine bak!

Senin o kulübenin duvarlarına asılan icad silsilelerinden, hilkatin mu'cizelerinden ve hârika san'atlarından, kulübeden harice uzatılan ihtiyaç ellerinden ve pencerelerinden yükselen "Ah!, Oh!" ve enînler lisan-ı haliyle istenilen yardımlarından anlaşılır ki, o kulübeyi müştemilâtıyla beraber yaratan Hâlık'ın o âh u enînleri işitir, şefkat ve merhamete gelir, hâcat ve âmâlin ne varsa taht-ı taahhüde alır.

Zira sineğin kafasındaki o küçük küçük hüceyratın nidalarına "Lebbeyk" söyleyen o Sâni'-i Semî' ve Basîr'in, senin dualarını işitmemesi ve o dualara müsbet cevablar vermemesi imkân ve ihtimali var mıdır?

   Binaenaleyh ey bu küçük hüceyrelerden mürekkeb ve "ene" ile tabir edilen hüceyre-i kübra!

O kulübeciğin küçüklüğüyle beraber, dolu olduğu hârika icadlarını gör, imana gel!

Ve: Yâ İlahî!

Yâ Rabbî!

Yâ Hâlıkî!

Yâ Musavvirî!

Yâ Mâlikî ve yâ men lehülmülkü velhamd!

Senin mülkün ve emanetin ve vedian olan şu kulübecikte misafirim, mâlik değilim." de; o bâtıl temellük davasından vazgeç!

Çünki o temellük davası, insanı pek elîm elemlere maruz bırakır.

Mesnevi-i Nuriye - 68

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder