2 Haziran 2025 Pazartesi

RUH BAKİDİR 4

 Dördüncü Menba: Ruha bir derece müşabih ve ikisi de âlem-i emirden ve iradeden geldiklerinden masdar itibarıyla ruha bir derece muvafık fakat yalnız vücud-u hissî olmayan nevilerde hükümran olan kavanine dikkat edilse ve o namuslara bakılsa görünür ki eğer o kanun-u emrî, vücud-u haricî giyse idi o nevilerin birer ruhu olurdu.

Halbuki o kanun daima bâkidir.

Daima müstemir, sabittir.

Hiçbir tagayyürat ve inkılabat, o kanunların vahdetine tesir etmez, bozmaz.

Mesela, bir incir ağacı ölse, dağılsa onun ruhu hükmünde olan kanun-u teşekkülatı, zerre gibi bir çekirdeğinde ölmeyerek bâki kalır.

   İşte madem en âdi ve zayıf emrî kanunlar dahi böyle beka ile devam ile alâkadardır.

Elbette ruh-u insanî, değil yalnız beka ile belki ebedü'l-âbâd ile alâkadar olmak lâzım gelir.

Çünkü ruh dahi Kur'an'ın nassı ile قُلِ الرُّوحُ مِنْ اَمْرِ رَبّ۪ى ferman-ı celili ile âlem-i emirden gelmiş bir kanun-u zîşuur ve bir namus-u zîhayattır ki kudret-i ezeliye, ona vücud-u haricî giydirmiş.

   Demek, nasıl ki sıfat-ı iradeden ve âlem-i emirden gelen şuursuz kavanin, daima veya ağleben bâki kalıyor.

Aynen onların bir nevi kardeşi ve onlar gibi sıfat-ı iradenin tecellisi ve âlem-i emirden gelen ruh, bekaya mazhar olmak daha ziyade kat'îdir, lâyıktır.

Çünkü zîvücuddur, hakikat-i hariciye sahibidir.

Hem onlardan daha kavîdir, daha ulvidir.

Çünkü zîşuurdur.

Hem onlardan daha daimîdir, daha kıymettardır.

Çünkü zîhayattır.

Sözler[Y] - 578

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder