20 Mayıs 2025 Salı

PARMAKLARINDAN SUYUN AKMASI

 Gazve-i Buvat'ta, yine Buharî, Müslim başta, kütüb-ü sahiha beyan ediyorlar ki Hazret-i Câbir dedi ki: Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâm ferman etti: نَادِ بِالْوُضُوءِ "Abdest almak için nida et!" dediler.

"Su yok." denildi.

Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâm dedi: "Bir parça su bulunuz." Gayet az su getirdik.

Sonra o az su üstüne elini kapadı, bir şeyler okudu; bilmedim ne idi.

Sonra ferman etti: رِدْنَا بِجَفْنَةِ الرَّكْبِ Yani kafilenin büyük teştini (tekne) getir.

Bana getirildi, ben de Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâmın önüne koydum.

O da elini içine koydu, parmaklarını açtı.

Ben de o az suyu, mübarek eli üzerine döküyordum.

Gördüm ki mübarek parmaklarından kesretle su aktı, sonra teşt doldu.

Suya muhtaç olanları çağırdım; bütün geldiler, o sudan abdest alıp içtiler.

Ben dedim: "Daha kimse kalmadı." Elini kaldırdı, o cefne (yani tekne) lebâleb dolu kaldı.

   İşte şu mu'cize-i bâhire-i Ahmediye (asm) manen mütevatirdir.

Çünkü Hazret-i Câbir o işte başta olduğu için birinci söz onun hakkıdır.

O, umumun namına ilan ediyor.

Çünkü o vakit hizmet eden o zat idi; ilan, başta onun hakkıdır.

   İbn-i Mesud da aynen rivayetinde diyor ki: Ben gördüm ki Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâmın parmaklarından çeşme gibi su akıyor.

Acaba meşahir-i sıddıkîn-i sahabeden olan Enes, Câbir, İbn-i Mesud gibi bir cemaat dese: "Ben gördüm." Görmemesi mümkün müdür?

   Şimdi şu üç misali birleştir, ne kadar kuvvetli bir mu'cize-i bâhire olduğunu gör ve şu üç tarîk birleşse hakiki tevatür hükmünde parmaklarından su akmasını kat'î ispat eder.

   Hazret-i Musa aleyhisselâmın taştan on iki yerde çeşme gibi su akıtması, Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâmın on parmağından on musluk suyun akmasının derecesine çıkamaz.

Çünkü taştan su akması mümkündür, âdiyat içinde naziri bulunur.

Fakat et ve kemikten âb-ı kevser gibi suyun kesretle akmasının naziri, âdiyat içinde yoktur.

Zülfikar - 44

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder