Siz dininizi ve âhiretinizi, dünyanız uğrunda feda ediyorsunuz.
Elbette mabeynimizde -tahmininizce- bulunan muhalefet sırrıyla, biz dahi hilafınıza olarak; dünyamızı, dinimiz uğrunda ve âhiretimize her vakit feda etmeye hazırız.
Sizin zalimane ve vahşiyane hükmünüz altında bir-iki sene zelilane geçecek hayatımızı, kudsî bir şehadeti kazanmak için feda etmek; bize âb-ı kevser hükmüne geçer.
Fakat Kur'an-ı Hakîm'in feyzine ve işaratına istinaden, sizi titretmek için, size kat'î haber veriyorum ki:
Beni öldürdükten sonra yaşayamıyacaksınız!
Kahhar bir el ile, cennetiniz ve mahbubunuz olan dünyadan tardedilip ebedî zulümata çabuk atılacaksınız!
Arkamdan, pek çabuk sizin Nemrudlaşmış reisleriniz gebertilecek, yanıma gönderilecek.
Ben de huzur-u İlahîde yakalarını tutacağım.
Adalet-i İlahiye, onları esfel-i safilîne atmakla intikamımı alacağım! Ey din ve âhiretini dünyaya satan bedbahtlar!
Yaşamanızı isterseniz, bana ilişmeyiniz!
İlişseniz, intikamım muzaaf bir surette sizden alınacağını biliniz, titreyiniz!
Ben rahmet-i İlahiyeden ümid ederim ki: Mevtim, hayatımdan ziyade dine hizmet edecek ve ölümüm başınızda bomba gibi patlayıp başınızı dağıtacak!
Cesaretiniz varsa ilişiniz!
Yapacağınız varsa, göreceğiniz de var!
Ben bütün tehdidatınıza karşı, bütün kuvvetimle bu âyeti okuyorum:
اَلَّذ۪ينَ قَالَ لَهُمُ النَّاسُ اِنَّ النَّاسَ قَدْ جَمَعُوا لَكُمْ فَاخْشَوْهُمْ فَزَادَهُمْ ا۪يمَانًا وَ قَالُوا حَسْبُنَا اللّٰهُ وَنِعْمَ الْوَك۪يلُ
Mektubat - 431
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder