27 Ekim 2024 Pazar

TOPLUMU BATIRAN YALAN VE HARAMDIR !

 "Haram ve helalin birbirine karıştığı dünya" ifadesi, insanların doğru ile yanlışı ayırt etmekte zorlandığı, dini ve etik değerlerin bulanıklaştığı bir durumu tanımlar. Bu kavram, ahlaki sınırların flu hale geldiği, helal olanın haramla karıştırıldığı veya haram olanın normalleştirildiği bir dünya görüşünü yansıtır. Modern toplumlarda teknolojik gelişmeler, küreselleşme ve sosyal medya gibi etkenler, geleneksel değerlerin sorgulanmasına ve insanların doğruyu yanlışı ayırt etmekte zorlanmasına neden olabilir.

Bu tür bir dünyada, bireylerin kişisel ve toplumsal sorumluluklarını unutmadan, inançlarına ve ahlaki prensiplerine sadık kalmaları daha zor hale gelebilir. Bu da insanları, dini ve ahlaki değerlere daha sıkı sarılmaya veya bunlardan uzaklaşmaya itebilir.

Bir toplumu yok eden yalan ve haram:

Toplumun ahlaki ve etik temellerini sarsan iki büyük kötülük olarak kabul edilir. Bu kavramlar, bireylerin ve toplulukların içten içe çöküşünü hızlandıran temel nedenlerdendir.

Yalan: Bir toplumda doğruluğun yerini yalan aldığında, güven ve dürüstlük ortadan kalkar. Güvensizlik, hem bireyler arasında hem de topluma yön veren kurumlar arasında yaygınlaşır. Yalan, sosyal bağları zayıflatır, insanlar arasındaki güveni sarsar ve adaletin sağlanmasını engeller. Yalanlar üzerine kurulu bir düzen, toplumun temellerini zayıflatır ve sonunda kaçınılmaz bir çöküşe yol açar.

Haram:  İslam inancında Allah'ın yasakladığı her türlü fiil ve davranışı ifade eder. Haramın yaygınlaşması, bireylerin ve toplumun ruhani ve ahlaki dengelerini bozar. Haram kazançlar, rüşvet, haksız kazançlar ve ahlaksız davranışlar topluma zarar verir. Haramın normalleşmesi, toplumun etik değerlerini erozyona uğratır, sosyal adaletin zayıflamasına ve ahlaki çöküşe neden olur.

Bu iki unsur, toplumsal yapıyı zayıflatır ve adalet, güven, doğruluk gibi değerlerin yerini alır. Bunun sonucunda, toplumda huzursuzluk, kargaşa ve dengesizlik artar. Bu süreç, o toplumun uzun vadede çözülmesine, kimliğini kaybetmesine ve yok olmasına neden olabilir.


Toplumun huzuru için,dört temel prensip ve beş esas altın formül:


Bir İslâm bilgini kırk kitap kadar ilim ve hikmet toplamış, sonra bunlardan kendisi için dört prensip seçerek kurtuluşun bu dört prensipte olduğunu görmüş ve hayatına bu dört prensibi uygulamıştır. 

Bu dört prensip şunlardır:

1- Allah’tan başkasına güvenme!

2- Sırrını hiç kimseye söyleme!

3- Allah’ın sana verdikleri ile övünme!

4- İlim ve akıl yolundan ayrılma!

Bediüzzamandan altın formül !

Beş esas lâzım ve zarurîdir:

Birincisi, merhamet.

İkincisi, hürmet.

Üçüncüsü, emniyet.

Dördüncüsü, haram ve helâlı bilip haramdan çekilmek.

Beşincisi, serseriliği bırakıp itaat etmektir.

Rafet Özcan



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder