28 Ekim 2024 Pazartesi

SİYASET TOPUZU YERİNE NUR-U HAKİKAT

 -Bir zaman elinde siyaset topuzu vardı.

Şimdi o topuz yerine nur-u hakikat var.

Eskiden 31 Mart hâdisesinde çendan onu da karıştırdılar, bazı dostlarını da ezdiler.

Fakat sonra tebeyyün etti ki, mes'ele başkaları tarafından çıkmış.

Onun dostları, onun yüzünden değil, onun düşmanları yüzünden bela gördüler.

Hem o zaman çok dostlarını da kurtardı.

Buna binaen; bin değil, binler ihtimalden bir tek ihtimal-i tehlike korkusuyla, bir hazine-i ebediyeyi elimizden kaçırmak, sizin gibi şeytanların hatırına gelmemeli!" deyip ehl-i dalaletin dalkavuklarının ağzına vurup tardetmelisiniz.

Hem o dalkavuklara deyiniz ki:

   "Yüzbinler ihtimalden bir ihtimal değil, yüzden yüz ihtimal ile bir helâket gelse; zerre kadar aklımız varsa, korkup, onu bırakıp kaçmayacağız!" Çünki mükerrer tecrübelerle görülmüş ve görülüyor ki: Büyük kardeşine veyahut üstadına tehlike zamanında ihanet edenlerin, gelen bela en evvel onların başında patlar.

Hem merhametsizcesine onlara ceza verilmiş ve alçak nazarıyla bakılmış.

Hem cesedi ölmüş, hem ruhu zillet içinde manen ölmüş.

Onlara ceza verenler, kalblerinde bir merhamet hissetmezler.

Çünki derler: "Bunlar madem kendilerine sadık ve müşfik üstadlarına hain çıktılar; elbette çok alçaktırlar, merhamete değil tahkire lâyıktırlar."

   Madem hakikat budur.

Hem madem bir zalim ve vicdansız bir adam, birisini yere atıp ayağıyla onun başını kat'î ezecek bir surette davransa, o yerdeki adam eğer o vahşi zalimin ayağını öpse; o zillet vasıtasıyla kalbi başından evvel ezilir, ruhu cesedinden evvel ölür.

Hem başı gider, hem izzet ve haysiyeti mahvolur.

Hem o canavar vicdansız zalime karşı zaaf göstermekle, kendisini ezdirmeye teşci' eder.

Eğer ayağı altındaki mazlum adam, o zalimin yüzüne tükürse; kalbini ve ruhunu kurtarır, cesedi bir şehid-i mazlum olur.

Mektubat - 416

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder