İ'lem Eyyühel-Aziz!
Ubudiyet, sebkat eden nimetin neticesi ve onun fiatıdır.
Gelecek bir nimetin mükâfat mukaddemesi ve vesilesi değildir.
Meselâ: İnsanın en güzel bir surette yaratılışı, ubudiyeti iktiza eden sâbık bir nimet olduğu ve sonra da, imanın i'tasıyla kendisini sana tarif etmesi, ubudiyeti iktiza eden sâbık nimetlerdir.
Evet nasılki midenin i'tasıyla bütün mat'umat i'ta edilmiş gibi telakki ediliyor; hayatın i'tasıyla da, âlem-i şehadet müştemil bulunduğu nimetler ile beraber i'ta edilmiş gibi telakki ediliyor.
Ve keza nefs-i insanînin i'tasıyla, bu mide için mülk ve melekût âlemleri nimetler sofrası gibi kılınmıştır.
Kezalik imanın i'tasıyla, mezkûr sofralar ile beraber, esma-i hüsnada iddihar edilen defineleri de sofra olarak verilmiş oluyor.
Bu gibi ücretleri peşin aldıktan sonra, devam ile hizmete mülazım olmak lâzımdır.
Hizmet ve amelden sonra verilen nimetler mahza onun fazlındandır.
Mesnevi-i Nuriye - 209
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder