17 Mart 2024 Pazar

YERYÜZÜ BİR NİMET SOFRASI

 Evet, bütün yeryüzünü bir sofra-i nimet eden ve bahar mevsimini bir çiçek destesi yapan ve o sofranın yanına koyan ve üstüne serpen bir Cevvad-ı Kerim'in misafirine fakr u ihtiyaç, nasıl elîm ve ağır olabilir?

Belki fakr u ihtiyacı, hoş bir iştiha suretini alır.

İştiha gibi fakrın tezyidine çalışır.

Onun içindir ki: Kâmil insanlar, fakr ile fahretmişler.

Sakın yanlış anlama!

Allah'a karşı fakrını hissedip yalvarmak demektir.

Yoksa fakrını halka gösterip, dilencilik vaziyetini almak demek değildir.

Ve o bilet, sened ise; başta namaz olarak eda-i feraiz ve terk-i kebairdir.

Öyle mi?

Evet bütün ehl-i ihtisas ve müşahedenin ve bütün ehl-i zevk ve keşfin ittifakıyla; o uzun ve karanlıklı ebedü'l-âbâd yolunda zâd ve zahîre, ışık ve burak; ancak Kur'anın evamirini imtisal ve nevahisinden içtinab ile elde edilebilir.

Yoksa fen ve felsefe, san'at ve hikmet, o yolda beş para etmez.

Onların ışıkları, kabrin kapısına kadardır.


   İşte ey tenbel nefsim!

Beş vakit namazı kılmak, yedi kebairi terketmek; ne kadar az ve rahat ve hafiftir.

Neticesi ve meyvesi ve faidesi ne kadar çok mühim ve büyük olduğunu; aklın varsa, bozulmamış ise anlarsın.

Ve fısk ve sefahete seni teşvik eden şeytana ve o adama dersin: Eğer ölümü öldürüp, zevali dünyadan izale etmek ve aczi ve fakrı, beşerden kaldırıp kabir kapısını kapamak çaresi varsa, söyle dinleyelim.

Yoksa sus.

Kâinat mescid-i kebirinde Kur'an kâinatı okuyor!

Onu dinleyelim.

O nur ile nurlanalım, hidayetiyle amel edelim ve onu vird-i zeban edelim.

Evet söz odur ve ona derler.

Hak olup, Hak'tan gelip Hak diyen ve hakikatı gösteren ve nuranî hikmeti neşreden odur.

Sözler - 32

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder