-Nakl-i sahih ile- Yahudiler sû'-i kasd niyetiyle, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm'ın oturduğu yere üstünden büyük bir taş atmak ânında, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm o dakikada hıfz-ı İlahî ile kalkmış; o sû'-i kasd de akîm kalmış.
Bu yedi misal gibi çok hâdiseler vardır.
Başta İmam-ı Buharî ve İmam-ı Müslim ve eimme-i hadîs, Hazret-i Âişe'den naklediyorlar ki:
وَاللّٰهُ يَعْصِمُكَ مِنَ النَّاسِ
âyeti nâzil olduktan sonra, arasıra Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm'ı muhafaza eden zâtlara ferman etti:
يَٓا اَيُّهَا النَّاسُ انْصَرِفُوا فَقَدْ عَصَمَن۪ى رَبّ۪ى عَزَّ وَجَلَّ
Yani: "Nöbetdarlığa lüzum yok, benim Rabbim beni hıfzediyor."
İşte şu risale de, baştan buraya kadar gösteriyor ki: Şu kâinatın her nev'i, her âlemi; Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm'ı tanır, alâkadardır.
Herbir nev'-i kâinatta, onun mu'cizatı görünüyor.
Demek o Zât-ı Ahmediye (A.S.M.) Cenab-ı Hakk'ın -fakat kâinatın Hâlıkı itibariyle ve bütün mahlukatın Rabbi unvanıyla- memurudur ve resulüdür.
Mektubat - 161
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder