İnsanda en tehlikeli damar, enaniyettir ve en zayıf damarı da odur.
Onu okşamakla, çok fena şeyleri yaptırabilirler.
Ey kardeşlerim!
Dikkat ediniz; sizi enaniyette vurmasınlar, onunla sizi avlamasınlar.
Hem biliniz ki: Şu asırda ehl-i dalalet eneye binmiş, dalalet vâdilerinde koşuyor.
Ehl-i hak, bilmecburiye eneyi terk etmekle hakka hizmet edebilir.
Enenin istimalinde haklı dahi olsa; mademki ötekilere benzer ve onlar da onları kendileri gibi nefis-perest zannederler, hakkın hizmetine karşı bir haksızlıktır.
Bununla beraber etrafına toplandığımız hizmet-i Kur'aniye, eneyi kabul etmiyor.
"Nahnü" istiyor.
"Ben demeyiniz, biz deyiniz." diyor.
Elbette kanaatiniz gelmiş ki bu fakir kardeşiniz ene ile meydana çıkmamış.
Sizi enesine hâdim yapmıyor.
Belki enesiz bir hâdim-i Kur'anî olarak kendini size göstermiş.
Ve kendini beğenmemeyi ve enesine taraftar olmamayı meslek ittihaz etmiş.
Bununla beraber, kat'î deliller ile sizlere ispat etmiştir ki: Meydan-ı istifadeye vaz'edilen eserler, mîrî malıdır; yani Kur'an-ı Hakîm'in tereşşuhatıdır.
Hiç kimse enesiyle onlara temellük edemez!
Haydi farz-ı muhal olarak ben enemle o eserlere sahip çıkıyorum, benim bir kardeşimin dediği gibi: Madem bu Kur'anî hakikat kapısı açıldı, benim noksaniyetime ve ehemmiyetsizliğime bakılmayarak ehl-i ilim ve kemal arkamda bulunmaktan çekinmemeli ve istiğna etmemelidirler.
Selef-i salihînin ve muhakkikîn-i ulemanın âsârları, çendan her derde kâfi ve vâfi bir hazine-i azîmedir fakat bazı zaman olur ki bir anahtar bir hazineden ziyade ehemmiyetli olur.
Çünkü hazine kapalıdır fakat bir anahtar, çok hazineleri açabilir.
Zannederim ki o enaniyet-i ilmiyeyi fazla taşıyan zatlar da anladılar ki: Neşrolunan Sözler, hakaik-i Kur'aniyenin birer anahtarı ve o hakaiki inkâr etmeye çalışanların başlarına inen birer elmas kılınçtır.
O ehl-i fazl ve kemal ve kuvvetli enaniyet-i ilmiyeyi taşıyan zatlar bilsinler ki bana değil, Kur'an-ı Hakîm'e talebe ve şakird oluyorlar.
Ben de onların bir ders arkadaşıyım.
Mektubat - 473
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder