İ'lem eyyühe'l-aziz!
Dört şey için dünyayı kesben değil, kalben terk etmek lâzımdır:
1- Dünyanın ömrü kısa olup süratle zeval ve gurûba gider.
Zevalin elemiyle, visalin lezzeti zeval buluyor.
2- Dünyanın lezaizi zehirli bala benzer.
Lezzeti nisbetinde elemi de vardır.
3- Seni intizar etmekte ve senin de süratle ona doğru gitmekte olduğun kabir, dünyanın ziynetli, lezzetli şeylerini hediye olarak kabul etmez.
Çünkü dünya ehlince güzel addedilen şey, orada çirkindir.
4- Düşmanlar ve haşerat-ı muzırra arasında bir saat durmakla dost ve büyükler meclisinde senelerce durmak arasındaki muvazene, kabir ile dünya arasındaki aynı muvazenedir.
Maahâzâ Cenab-ı Hak da bir saatlik lezzeti terk etmeye davet ediyor ki senelerce dostlarınla beraber rahat edesin.
Öyle ise kayıtlı ve kelepçeli olarak sevk edilmezden evvel, Allah'ın davetine icabet et. Fesübhanallah, Cenab-ı Hakk'ın insanlara fazl u keremi o kadar büyüktür ki insana vedia olarak verdiği malı, büyük bir semeni ile insandan satın alır, ibka ve himaye eder.
Eğer insan o malı temellük edip Allah'a satmazsa büyük bir belaya düşer.
Çünkü o malı uhdesine almış oluyor.
Halbuki kudreti taahhüde kâfi gelmiyor.
Çünkü arkasına alırsa beli kırılır; eli ile tutarsa kaçar, tutulmaz.
En-nihayet meccanen fena olur gider, yalnız günahları miras kalır.
Mesnevi - 125
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder