11 Haziran 2023 Pazar

KUR'AN ALLAH KELAMI OLDUĞUNDAN HER ASRA HİTAP EDER

 Evet Kur'an, bu kâinat Hâlık-ı Zülcelalinin kelâmı olarak rububiyetinin mertebe-i a'zamından çıkarak, umum mertebeler üstüne gelerek, o mertebelere çıkanları irşad ederek, yetmişbin perdelerden geçerek, o perdelere bakıp tenvir ederek, fehm ve zekâca muhtelif binler tabaka muhatablara feyzini dağıtıp ve nurunu neşrederek kabiliyetçe ayrı ayrı asırlar, karnlar üzerinde yaşamış ve bu kadar mebzuliyetle manalarını ortaya saçmış olduğu halde kemal-i şebabetinden, gençliğinden zerre kadar zayi' etmeyerek gayet taravette, nihayet letafette kalarak gayet suhuletli bir tarzda, sehl-i mümteni' bir surette, her âmiye anlayışlı ders verdiği gibi; aynı derste, aynı sözlerle fehimleri muhtelif ve dereceleri mütebayin pek çok tabakalara dahi ders verip ikna' eden, işba' eden bir kitab-ı mu'ciznümanın hangi tarafına dikkat edilse, elbette bir lem'a-i i'caz görülebilir.

   Elhasıl: Nasıl "Elhamdülillah" gibi bir lafz-ı Kur'anî okunduğu zaman dağın kulağı olan mağarasını doldurduğu gibi; aynı lafz, sineğin küçücük kulakçığına da tamamen yerleşir.

Aynen öyle de: Kur'anın manaları, dağ gibi akılları işba' ettiği gibi, sinek gibi küçücük basit akılları dahi aynı sözlerle talim eder, tatmin eder.

Zira Kur'an, bütün ins ve cinnin bütün tabakalarını imana davet eder.

Hem umumuna imanın ulûmunu talim eder, isbat eder.

Öyle ise, avamın en ümmisi havassın en ehassına omuz omuza, diz dize verip beraber ders-i Kur'anîyi dinleyip istifade edecekler.

Demek Kur'an-ı Kerim, öyle bir maide-i Semaviyedir ki; binler muhtelif tabakada olan efkâr ve ukûl ve kulûb ve ervah, o sofradan gıdalarını buluyorlar, müştehiyatını alıyorlar.

Arzuları yerine gelir.

Hattâ pekçok kapıları kapalı kalıp, istikbalde geleceklere bırakılmıştır.

Sözler - 390

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder