ON BİRİNCİ NÜKTE
Üç meseledir.
Birinci Mesele: Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâmın sünnet-i seniyesinin menbaı üçtür: Akvali, ef'ali, ahvalidir.
Bu üç kısım dahi üç kısımdır: Feraiz, nevafil, âdât-ı hasenesidir.
Farz ve vâcib kısmında ittibaa mecburiyet var; terkinde, azap ve ikab vardır.
Herkes ona ittibaa mükelleftir.
Nevafil kısmında, emr-i istihbabî ile yine ehl-i iman mükelleftir.
Fakat terkinde azap ve ikab yoktur.
Fiilinde ve ittibaında azîm sevaplar var ve tağyir ve tebdili bid'a ve dalalettir ve büyük hatadır.
Âdât-ı seniyesi ve harekât-ı müstahsenesi ise hikmeten, maslahaten, hayat-ı şahsiye ve neviye ve içtimaiye itibarıyla onu taklit ve ittiba etmek, gayet müstahsendir.
Çünkü her bir hareket-i âdiyesinde, çok menfaat-i hayatiye bulunduğu gibi mutabaat etmekle o âdab ve âdetler, ibadet hükmüne geçer.
Evet, madem dost ve düşmanın ittifakıyla, Zat-ı Ahmediye (asm) mehasin-i ahlâkın en yüksek mertebelerine mazhardır.
Ve madem bi'l-ittifak nev-i beşer içinde en meşhur ve mümtaz bir şahsiyettir.
Ve madem binler mu'cizatın delâletiyle ve teşkil ettiği âlem-i İslâmiyet'in ve kemalâtının şehadetiyle ve mübelliğ ve tercüman olduğu Kur'an-ı Hakîm'in hakaikinin tasdikiyle, en mükemmel bir insan-ı kâmil ve bir mürşid-i ekmeldir.
Ve madem semere-i ittibaıyla milyonlar ehl-i kemal, meratib-i kemalâtta terakki edip saadet-i dâreyne vâsıl olmuşlardır.
Elbette o zatın sünneti, harekâtı, iktida edilecek en güzel numunelerdir ve takip edilecek en sağlam rehberlerdir ve düstur ittihaz edilecek en muhkem kanunlardır.
Bahtiyar odur ki bu ittiba-ı sünnette hissesi ziyade ola.
Sünnete ittiba etmeyen, tembellik eder ise hasaret-i azîme; ehemmiyetsiz görür ise cinayet-i azîme; tekzibini işmam eden tenkit ise dalalet-i azîmedir.
İkinci Mesele: Cenab-ı Hak Kur'an-ı Hakîm'de: وَاِنَّكَ لَعَلٰى خُلُقٍ عَظ۪يمٍ ferman eder.
Rivayat-ı sahiha ile Hazret-i Âişe-i Sıddıka (r.anha) gibi sahabe-i güzin, Hazret-i Peygamber aleyhissalâtü vesselâmı tarif ettikleri zaman "Hulukuhu'l-Kur'an" diye tarif ediyorlardı.
Yani Kur'an'ın beyan ettiği mehasin-i ahlâkın misali, Muhammed aleyhissalâtü vesselâmdır.
Ve o mehasini en ziyade imtisal eden ve fıtraten o mehasin üstünde yaratılan odur.
İşte böyle bir zatın ef'al, ahval, akval ve harekâtının her birisi, nev-i beşere birer model hükmüne geçmeye lâyık iken, ona iman eden ve ümmetinden olan gafillerin, (sünnetine ehemmiyet vermeyen veyahut tağyir etmek isteyen) ne kadar bedbaht olduğunu divaneler de anlar.
Üçüncü Mesele: Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâm, hilkaten en mutedil bir vaziyette ve en mükemmel bir surette halk edildiğinden, harekât ve sekenatı, itidal ve istikamet üzerine gitmiştir.
Siyer-i seniyesi, kat'î bir surette gösterir ki her hareketinde istikamet ve itidal üzere gitmiş, ifrat ve tefritten içtinab etmiştir.
Evet, Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâm فَاسْتَقِمْ كَمَٓا اُمِرْتَ emrini tamamıyla imtisal ettiği için bütün ef'al ve akval ve ahvalinde istikamet, kat'î bir surette görünüyor.
Mesela, kuvve-i akliyenin fesat ve zulmeti hükmündeki ifrat ve tefriti olan gabavet ve cerbezeden müberra olarak, hadd-i vasat ve medar-ı istikamet olan hikmet noktasında kuvve-i akliyesi daima hareket ettiği gibi...
Kuvve-i gazabiyenin fesadı ve ifrat ve tefriti olan korkaklık ve tehevvürden münezzeh olarak, kuvve-i gazabiyenin medar-ı istikameti ve hadd-i vasatı olan şecaat-i kudsiye ile kuvve-i gazabiyesi hareket etmekle beraber...
Kuvve-i şeheviyenin fesadı ve ifrat ve tefriti olan humud ve fücurdan musaffâ olarak, o kuvvenin medar-ı istikameti olan iffette, kuvve-i şeheviyesi daima iffeti, a'zamî masumiyet derecesinde rehber ittihaz etmiştir.
Ve hâkeza...
Bütün sünen-i seniyesinde, ahval-i fıtriyesinde ve ahkâm-ı şer'iyesinde, hadd-i istikameti ihtiyar edip zulüm ve zulümat olan ifrat ve tefritten, israf ve tebzirden içtinab etmiştir.
Hattâ tekellümünde ve ekl ve şürbünde, iktisadı rehber ve israftan kat'iyen içtinab etmiştir.
Bu hakikatin tafsilatına dair binler cilt kitap telif edilmiştir.
اَلْعَارِفُ تَكْف۪يهِ الْاِشَارَةُ sırrınca, bu denizden bu katre ile iktifa edip kıssayı kısa keseriz.
Lemalar
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder