Kader, sebeple müsebbebe bir taalluku var.
Yani şu müsebbeb, şu sebeple vukua gelecek.
Öyle ise denilmesin ki: "Madem filan adamın ölmesi, filan vakitte mukadderdir.
Cüz-i ihtiyarıyla tüfek atan adamın ne kabahati var, atmasaydı yine ölecekti?" Sual: Niçin denilmesin?
Elcevap: Çünkü kader, onun ölmesini onun tüfeğiyle tayin etmiştir.
Eğer onun tüfek atmamasını farz etsen o vakit kaderin adem-i taallukunu farz ediyorsun.
O vakit ölmesini ne ile hükmedeceksin?
Ya Cebrî gibi sebebe ayrı, müsebbebe ayrı birer kader tasavvur etsen veyahut Mutezile gibi kaderi inkâr etsen, Ehl-i Sünnet ve Cemaat'i bırakıp fırka-i dâlleye girersin.
Öyle ise biz ehl-i hak deriz ki: "Tüfek atmasaydı ölmesi bizce meçhul." Cebrî der: "Atmasaydı yine ölecekti." Mutezile der: "Atmasaydı ölmeyecekti."
Sözler[Y] - 519
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder