İ'lem Eyyühel-Aziz!
Her bir insan için hayat seferinde iki yol vardır.
Bu iki yolun uzunluğu kısalığı birdir.
Amma birisinde ehl-i şuhud ve ehl-i vukufun şehadet ve tasdikleriyle onda dokuz menfaat ihtimali var.
İkinci yolda mes'ele ma'kusedir.
Onda dokuz zarar ihtimali vardır.
İkinci yol ile gidenin ne silâhı var, ne zahîresi.
Tabiî yolda pek çok korkulara maruz kalacağı gibi ihtiyaçlarını def' için çoklara minnet altında kalır.
Fakat birinci yola sülûk edenin, hem silâhı, hem erzakı beraberdir.
Pek serbestane gider.
Birinci yol Kur'an yoludur, ikinci yol ise dalalet yoludur.
Evet ehl-i şuhudun, ehl-i vukufun tasdik ve şehadetleriyle sabittir ki, iman yümnüyle yürüyen emn ü eman içindedir.
Ve bilâhare merkez-i hükûmete ulaştığında onda dokuzu büyük mükâfatlara mazhar olacaklardır.
Fakat, dalalet zulümatı içinde yürüyenler esna-yı seferde korkudan, açlıktan her şeye ve herkese tezellül ettikten sonra, mahall-i hükûmete vâsıl olduğunda onda dokuzu ya i'dam veya ebedî hapse mahkûm olacaklardır.
Binaenaleyh aklı olan, zararlı bir şeyi, dünyevî, edna bir hiffet için tercih etmez.
Ehl-i şuhud dediğimizden maksad, evliyaullahtır.
Zira velayet sahibi, avamın itikad ettiği şeyleri gözle müşahede ediyor.
Mesnevi-i Nuriye - 222
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder