6 Şubat sabahı Kahramanmaraş'ta ard arda olan iki şiddetli deprem 11 şehrimizde yıkıma sebep olmuş birçok can kaybı ile tüm ülke yasa bürünmüştü. O günden beri yaraların sarılmasına devam edilmektedir.Allah devlet ve milletimize zeval vermesin,böyle felaketlerden ülkemizi ve tüm insanlığı korusun.
Deprem sonucu 50 bine yakan can kaybı yüzbinlerce bina yıkımı ve unutulmaz maddi manevi hasarlar.Allah ölenlere rahmet eylesin geride kalan yarılılara şifa, yakınlarını kaybedenlere sabır versin.
Son on onbeş yıldır, ard arda gelen felaketler, gerçekten hem dünyayı hem de ülkemizi korku ve endişe içerisinde bırakmıştır.
İklim değişiklikleri seller, fırtınalar hastalıklar ve enson da bu depremler dünyayı yaşanamaz hale getirdi.
Bir kaç yıl önce, Çinde baş gösterip tüm dünyaya yayılan korona virüs belası, ardından gelen deprem felaketleri, zalimlerin zulmü, ülke işgalleri ve savaşlarla mazlum insanların ölümü.
Sanki dünya korku kâbusu ile sarılmış vaziyettedir.
Halbu ki, korku insan hayatının muhafazası için Allah'ın verdiği bir his bir duygudur.Ne yazık ki, bu havf ve korku damarından istifade eden şeytan ve şeytanın uşakları, pek çok insanın ruhi bunalıma sürüklenmesine sebep olmaktadırlar.
Kovid 19 neticesinde ölen insanların acıları unutulmadan hergün televizyonlarda güya sağlık kurulu üyesi oldukları söylenen koca koca proflar hergün metorloji raporu verir gibi korku üreterek insanları tedirgin ettiler. Malesef ülke yöneticileri de buna alet oldular.Zalim idareciler dikdatörlüklerini sürdürebilmek için ya savaş taktiği güttüler ya da herşeyin dizgini elinde bulunan Allah'ı unutturacak sözlerle insanları korku içine sokarak hayatı zindan ettiler.Şimdiler de ise, hergün verilen deprem haberleri ile bilhassa bu zamana kadar adını duymadığımız mühendis olduğundan bile şüpheye düşülen sözüm ona prof şarlatanlar korku yaymaya devam etmektedirler.İnsanlar şunu unutmamalı ecel birdir değişmez. Tedbir almak sağlam binalar yapmak bizim ve hükümetlerin görevidir.Buz üstüne ve fay üzerine bina yapılırsa buz erir fay kırılır bina da uçar.Altında kalan binlerce can yok olur,milyarlarca zarar oluşur.
Uygun olmayan araziye ev yapan suçlu, ona izin veren yada rüşvet alıp göz yuman suçsuz öyle mi? Yazık bu millete çok yazık.Depremi maddi sebeplere bağlayıp manevi yönü inkar etmek ne kadar anlamsız ise,yalnız evi inşa eden ev sahibi ve mütahidi suçlayıp cezalandırmakda o kadar anlamsızdır. Onları cezalandırmak ne kadar gerekli ise, ona izin veren yetkiliyi cezalandırmakta en az o kadar gereklidir.Suçlu ise, yetkili de suçludur. Mütaahidi suçlayıp cezalandırmak yetkililere hesap sormamak, insanların öfkesini artırır ve önlem almayı aksatır.İşte depremler de ve ihmalkarlıklarda ki en büyük etken budur.
Çare sebeplere sarılıp dizginleri elinde tutan gemi kaptanına itimat etmektir.Ayrıca hak edenin hak ettiği cezaya çaptırılmasıdır.
Ayrıca sebepsiz korkuları yaymayalım. Korkunun yersiz olduğunu halka telkin edelim. Allah'ın herşeyin sahibi olduğu ve herşeye gücünün yettiği inancını topluma yerleştirelim.Yeter ki biz O'nu tanıyıp ve O'na itimat edelim.Yalnız O'ndan korkup yalnız O'na kulluk ederek, O'na sığınalım.
Allah dost ise herşey dostur.Allah'ı bilen ve O'na dayanan bütün korkulardan kurtulur.Allah'ı bilmeyenin dünya dolusu belalar başında vardır. Allah hepimizin yâr ve yardımcısı olsun.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder