Birkaç misal:
İmam-ı Beyhakî ve İmam-ı İbn-i Adiyy gibi bazı mühim imamlar, Hazret-i Enes İbn-i Mâlik'ten haber veriyorlar ki Enes demiş: Bir ihtiyare kadının bir tek oğlu vardı, birden vefat etti.
O saliha kadın çok müteessir oldu, dedi: "Yâ Rab!
Senin rızan için Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâmın biatı ve hizmeti için hicret edip buraya geldim.
Benim hayatımda istirahatimi temin edecek tek evlatçığımı, o Resul'ün hürmetine bağışla." Enes der: "O ölmüş adam kalktı, bizimle yemek yedi."
İşte şu hâdise-i acibeye işaret ve ifade eden, İmam-ı Busîrî'nin Kaside-i Bürde'de şu fıkrasıdır:
لَوْ نَاسَبَتْ قَدْرَهُ اٰيَاتُهُ عِظَمًا ٭ اَحْيَى اسْمُهُ ح۪ينَ يُدْعٰى دَارِسَ الرِّمَمِ
Yani "Eğer alâmetleri, onun kadrine muvafık derecesinde azametini ve makbuliyetini gösterse idiler; değil yeni ölmüşler, belki onun ismiyle çürümüş kemikler de ihya edilebilirdi."
Üçüncü Hâdise:
Başta İmam-ı Beyhakî gibi râviler, Abdullah İbn-i Ubeydullahi'l-Ensarî'den haber veriyorlar ki Abdullah demiş: Sabit İbn-i Kays İbn-i Şemmas'ın Yemame Harbi'nde şehit düştüğü ve kabre koyduğumuz vakit, ben hazırdım.
Kabre konurken birden ondan bir ses geldi:
مُحَمَّدٌ رَسُولُ اللّٰهِ وَاَبُو بَكْرِ الصِّدّ۪يقُ وَعُمَرُ الشَّه۪يدُ وَعُثْمَانُ الْبَرُّ الرَّح۪يمُ
dedi.
Sonra açtık, baktık; ölü, cansız.
İşte o vakit, daha Hazret-i Ömer hilafete geçmeden şehadetini haber veriyor.
Dördüncü Hâdise:
İmam-ı Taberanî ve Ebu Nuaym Delail-i Nübüvvet'te Nu'man İbn-i Beşir'den haber veriyorlar ki: Zeyd İbn-i Harice, çarşı içinde birden düşüp vefat etti.
Eve getirdik.
Akşam ve yatsı arasında etrafında kadınlar ağlarken birden اَنْصِتُوا اَنْصِتُوا "Susunuz!" dedi.
Sonra fasih bir lisanla:
مُحَمَّدٌ رَسُولُ اللّٰهِ اَلسَّلَامُ عَلَيْكَ يَا رَسُولَ اللّٰهِ
diyerek bir miktar konuştu.
Sonra baktık ki cansız vefat etmiş.
İşte cansız cenazeler onun risaletini tasdik etse, canlı olanlar tasdik etmese elbette o cani canlılar, cansızlardan daha cansız ve ölülerden daha ölüdürler.
Zülfikar - 80
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder