26 Şubat 2023 Pazar

AÇLIKTAN ÖLEN OLMAZ

  Birinci Nokta: 

وَكَاَيِّنْ مِنْ دَٓابَّةٍ لَا تَحْمِلُ رِزْقَهَا اَللّٰهُ يَرْزُقُهَا وَاِيَّاكُمْ ٭ اِنَّ اللّٰهَ هُوَ الرَّزَّاقُ ذُو الْقُوَّةِ الْمَت۪ينُ

âyetlerinin sırrınca: Rızık doğrudan doğruya Kadîr-i Zülcelal'in elindedir ve hazine-i rahmetinden çıkar.

Herbir zîhayatın rızkı, taahhüd-ü Rabbanîsi altında olduğundan, açlıktan ölmek, olmamak lâzım gelir.

Halbuki zahiren açlıktan ve rızıksızlıktan ölenler çok görünüyor.

Şu hakikatın ve şu sırrın halli şudur ki: Taahhüd-ü Rabbanî hakikattır.

Rızıksızlık yüzünden ölenler yoktur.

Çünki o Hakîm-i Zülcelal, zîhayatın bedenine gönderdiği rızkın bir kısmını ihtiyat için şahm ve içyağı suretinde iddihar eder.

Hattâ bedenin her hüceyresine gönderdiği rızkın bir kısmını, yine o hüceyrenin bir köşesinde iddihar eder.

İstikbalde hariçten rızık gelmediği zaman, sarfedilmek üzere bir ihtiyat zahîresi hükmünde bulundurur.

   İşte bu iddihar edilmiş ihtiyat rızık bitmeden evvel ölüyorlar.

Demek o ölmek, rızıksızlıktan değildir.

Belki sû'-i ihtiyardan tevellüd eden bir âdet ve o sû'-i ihtiyardan ve âdetin terkinden neş'et eden bir marazla ölüyorlar.

Evet zîhayatın bedeninde şahm suretinde iddihar edilen rızk-ı fıtrî, hadd-i vasat olarak kırk gün mükemmelen devam eder.

Hattâ bir marazın veya bir istiğrak-ı ruhanî neticesinde iki kırkı geçer.

Hattâ bir adam, şedid bir inad yüzünden Londra mahpushanesinde yetmiş gün sıhhat ve selâmetle, hiçbirşey yemeden hayatı devam ettiğini, onüç -şimdi otuzdokuz- sene evvel gazeteler yazmışlar.

Madem kırk günden yetmiş seksen güne kadar rızk-ı fıtrî devam ediyor ve madem Rezzak ismi, gayet geniş bir surette rûy-i zeminde cilvesi görünüyor ve madem hiç ümid edilmediği bir tarzda, memeden ve odundan rızıklar akıyor, baş gösteriyor.

Eğer pür-şerr beşer, sû'-i ihtiyarıyla müdahale edip karışmazsa, her halde rızk-ı fıtrî bitmeden evvel, o zîhayatın imdadına o isim yetişiyor, açlıkla ölüme yol vermiyor.

Öyle ise: Açlıktan ölenler, eğer kırk günden evvel ölseler, kat'iyyen rızıksızlıktan değildir.

Belki "Terkü'l-âdât mine'l-mühlikât" sırrıyla, sû'-i ihtiyardan gelen bir âdet ve terk-i âdetten neş'et eden bir illetten, bir marazdan ileri gelmiştir.

Öyle ise: Açlıktan ölmek olmaz, denilebilir.

Lemalar - 62

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder