7 Aralık 2022 Çarşamba

BİR GURBET VAR Kİ; O DA İHTİYARLIK

 Bütün dünyadan birden müfarakat zamanı yakınlaştığını ihtiyarlık bana haber veriyor.

Bu gurbet gurbet içinde ve bu hüzün hüzün içindeki vaziyetten bir rica, bir nur aradım.

Birden iman-ı billah imdada yetişti.

Öyle bir ünsiyet verdi ki; bulunduğum muzaaf vahşet bin defa tezauf etse idi, yine o teselli kâfi gelirdi.

   Evet ey ihtiyar ve ihtiyareler!

Madem Rahîm bir Hâlık'ımız var; bizim için gurbet olamaz.

Madem o var, bizim için herşey var.

Madem o var, melaikeleri de var.

Öyle ise bu dünya boş değil.

Hâlî dağlar, boş sahralar Cenab-ı Hakk'ın ibadıyla doludur.

Zîşuur ibadından başka, onun nuruyla, onun hesabıyla taşı da ağacı da birer munis arkadaş hükmüne geçer; lisan-ı hal ile bizim ile konuşabilirler ve eğlendirirler.

Evet bu kâinatın mevcudatı adedince ve bu büyük kitab-ı âlemin harfleri sayısınca vücuduna şehadet eden ve zîruhların medar-ı şefkat ve rahmet ve inayet olabilen cihazatı ve mat'umatı ve nimetleri adedince rahmetini gösteren deliller, şahidler, bize Rahîm, Kerim, Enîs, Vedud olan Hâlık'ımızın, Sâni'imizin, Hâmi'mizin dergâhını gösteriyorlar.

O dergâhta en makbul bir şefaatçi, acz ve zaaftır.

Ve acz ve zaafın tam zamanı da, ihtiyarlıktır.

Böyle bir dergâha makbul bir şefaatçi olan ihtiyarlıktan küsmek değil, sevmek lâzımdır.

Lemalar - 228

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder