Kul hakkı İslam dininde çok önemlidir. Şehidlere bile bu konuda ayrıcalık tanınmamıştır.
Yani kulun hakkını ancak hak sahibi olan kul affedebilir. Her insanın Rabbine karşı yapması gereken kulluk vazifelerini ihmal etmesi durumunda tövbe ile Cenab-ı Allah’tan af dileyerek kurtulması ihtimal dahilindeyken kul hakkında bu durum mümkün olmamaktadır.
Demokrasinin ileri düzeyde uygulandığı ülkelerde kişilerin özlük hakları korunduğu gibi toplum içerisindeki ilişkilerinden doğan hakları da korunmaktadır. Bu da “adalet, meşveret ve kanunda inhisar-ı kuvvet [güç ve kuvvetin sınırlandırılması; kuvvetin denetim altına alınarak yasal çerçevede kullanılması]” ile sağlanmaktadır. Yani ‘kul hakkı’ demokratik devlet güvencesiyle korunmaktadır.
Bu durum ‘dindar İsevîler’in başarısıdır. Dolayısıyla İsa Aleyhisselâm’ın başarısıdır. Çünkü adı demokrasi de olsa ‘istibdat’ uygulayan hiçbir ‘diktatöryal rejim’ kul hakkına önem vermez. Çünkü bizzat rejimin başındakiler baskıyla ve zorbalıkla kul hakkına tecavüz ederler.
Dindar İsevîler, Bediüzzaman Hazretlerinin; Peygamber Efendimiz Aleyhissalatü Vesselam’ın bildirdiği Âhirzaman müjdesini yüz yıl öncesinden yorumlayarak ‘Hristiyanlık dininin saflaşarak İslam dinine yaklaşacağı’ tesbitini doğrulamışlardır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder