30 Temmuz 2022 Cumartesi

MÜSLÜMANLAR NASIL DÜZELİR ?

 Şu yaşadığımız zamanda ümmetin durumu, İslam’ı doğru anlamak, doğru uygulamak ve İttihad-ı İslamın tahakkuk etmesiyle düzelebilir.

- Bu konuda kanaatimizce, en mükemmel rehber, bu asrın bir müceddidi olan ve Kur’an’ın mesajlarını en doğru bir şekilde aktaran Risale-i Nur eserleridir.

Örneğin şu aşağıdaki reçeteler, günümüzde ekmek kadar ihtiyaç duyulan hususlardır:

a) Asıl düşmanlarımız bizim kendi içimizdedir, onlarla savaşmak farz-ı ayındır:

“Bizim düşmanımız cehalet, zaruret, ihtilaftır. Bu üç düşmana karşı; san'at, marifet, ittifak silahıyla cihad edeceğiz.” (Divan-ı Harb-i Örfi, s. 15)

b) Dahilde kılıç kullanılmaz: “İslâmiyet, selm ve müsalemettir; dâhilde niza ve husumet istemez”

c) İslam âleminin hayatı, iman kardeşliğini esas alan ittihatla mümkündür:

“Ey Âlem-i İslâmî! Hayatın ittihadda. Ger ittihad istersen düsturun bu olmalı:

"Hüvel Hakku" yerine "Hüve Hakkun" olmalı. "Hüvel Hasen" yerine "Hüvel Ahsen" olmalı… (Yani:) Her müslim kendi meslek, mezhebine demeli: "İşte bu haktır, başkasına ilişmem. Başkaları güzelse, benim en güzelidir."

Dememeli: "Budur hak, başkaları battaldır." Ya "Yalnız benimkidir güzeli; başkaları yanlıştır, hem çirkindir." (Sözler, Lemeat, s. 719)

d) Geleceği bir barış havzasına çevirmek için, özellikle Müslümanların tahkiki imanı elde etmeleri ve bu imanla Allah’ın rızasını gaye edinmeli, hakkın hatırını her türlü hatırların üstünde tutmaları, ahireti kazanma hedefine kilitlenmeleri ve takva dairesinde hareket meleri gerekir. Zira, istikbalin tamir ve inşası bozguncu ve tahribatçı olan ahlaksızların işi olamaz. Önce Müslümanlar fert fert adam gibi adam olacaklar. Bunun en kısa yolu, bu asırda Kitap ve sünnetle birlikte, bu kutsi kaynakların en doğru açıklaması olan Risale-i Nur’un düsturlarını bir pusula gibi kullanmaktır. İslam ahlakını yaşayanlar geleceği inşa edebilirler. İşte seküler ahlakın ortaya koyduğu ahlaksızlığa yapılan bir vurgu:

“Hem de yirmi seneden beri tahribkâr eşedd-i zulüm altında o derece ahlâk bozulmuş, o derece metanet ve sadakat kaybolmuş ki; ondan belki yirmiden birisine itimad edilmez. Bu acib hâlâta karşı, çok fevkalâde sebat ve metanet ve hamiyet-i İslâmiye lâzımdır; yoksa (İslam adına yapılan hareketeler) akîm kalır, zarar verir.” (Sikke-i Tasdik-i Gaybi, s. 50)

e) Bediüzzaman Hazretleri bundan bir asır önce İstikbalde İslam’ın hâkim olacağını bildirmiş ve bu davanın sosyolojik delillerini ortaya koymuştur. Bu konuyu oradan okuyabilirisiniz. Aşağıda bir paragrafı numune olarak yazıyoruz:

“Ey Câmi-i Emevî'deki kardeşlerim ve yarım asır sonraki Âlem-i İslâm Câmiindeki ihvanlarım! Acaba baştan buraya kadar olan mukaddemeler netice vermiyor mu ki; istikbalin kıt'alarında hakikî ve manevî hâkim olacak ve beşeri, dünyevî ve uhrevî saadete sevkedecek yalnız İslâmiyettir ve İslâmiyete inkılab etmiş ve hurafattan ve tahrifattan sıyrılacak İsevîlerin hakikî dinidir ki Kur'an'a tâbi olur, ittifak eder.” (Hutbe-i Şamiye, s. 32)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder