29 Haziran 2022 Çarşamba

AKIL VE DUYGULAR

 "Yaşadığımız âlem ferdin varlıkla doğru uyum içinde olmasını gerekli kılan kesret kuralları içermektedir. Doğru tanımlanmış bir varlık tablosunda ruh da sükûnetini bulacak ve hayat daha anlamlı ve yaşanabilir hale gelecektir. Varlık ve ferdin uyum içinde ve dengeli bir zeminde etkileşimi için duygular ve akıl âhenk içinde faaliyet göstermeli.

Dengeli bir bakış için, duyguların ve maddî gerçekliği değerlendiren aklın ahenkli uyumu şart. Aklın nuru ve vicdanın ziyası hayat yolunun labirente benzeyen kıvrımlarında ve geleceğin belirsiz ve karanlık olduğu bir yaşantıda önümüzü sağ ve sol yandan aydınlatan iki projektör gibidir. Aklın nuru daha çok bilimlerle yani maddî âlemi şekillendiren kuralların keşfi ile oluşuyor. Akıl bu kuralların keşfi yolundaki gayretlerin toplamı olan fenlerle aydınlanıyor. Vicdan ise maddî âlemin daha dışında ve daha çok duyguların, inançların oluşturduğu bir kavram. O yüzden ışığını daha çok maddî dünyanın dışından ve dinlerden alıyor. Vicdanın önünü aydınlatan temel kaynaklar vahyin yeryüzüne yansıması anlamına gelen semavî kitaplar ve o kitapları hem insanlığa ulaştıran ve o kitapların çizdiği kurallar çerçevesinde insanlar içinde örnekler olarak hayat süren peygamberler.

İnsanlık tarihine bir göz atıldığında bütün insanlığı besleyen ve insanlık şeklinde bir kavramın oluşmasına yol açan iki ana kaynak olarak varlığı ya da mülkü kendi içindeki işleyiş mekanizmaları ile anlamaya çalışan bilim dalları ya da fenler ile bu işleyişleri vahyin aydınlığında anlamlandırmaya ve sorgulamaya çalışan dinler önümüze çıkıyor. Bilim ve din insanlık tarihi boyunca tartışmaların ya da varlık âlemine anlam verme çabalarının merkezinde yer alan iki kavram gibi gözüküyor.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder