Günümüz Türkiye’sinin demokrasi öncesi durumunu, 1946 sonrasına benzetebiliriz. Türkiye’nin bütün partilerini barındıran bir Halk Partisi vardı o günlerde… İsteksiz de olsa, dünyanın şartları onu demokrasiye sürüklüyordu. Günümüzde ise, dış müdahalelerle vaziyet değişmiş. Demokrasiyi engelleme vazifesi, 12 Eylülün devamı olan AKP’ ye verilmiş. Ve eski CHP ise demokrasi yolunda; düne kadar karşıt olduğu siyasi düşüncelere bünyesinde yer veriyor. Demokrasinin ancak “Milli Birlik ve Beraberlik ile” gerçekleşeceğini hissettiğinden, çatışma üslubundan uzak duruyor. İşte bu kavşakta, demokratların ve bilhassa dindarların zihnini karıştıran bir durum var. Geçmişteki CHP’ nin resimlerini günümüze dağıtarak istibdadını devam ettirmek isteyen AKP ve onun arkasındaki neocon-neoliberal ittifaka mı destek olacağız, yoksa zayıf ve imkânları kısıtlı da olsa Millet ittifakına mı?’
Şu hakikati de itiraf etmeliyiz. Ülkedeki mevcut olumsuzlukların hepsini AKP ye yüklemeye çalışanlar, yanlış yapmış olurlar. Kırk yıllık süreçte demokrasinin gereği olan duruşlardan mahrumca bu güne gelip, pir ü pak görüntüsü ile hücum edenler zulmetmemeli. AKP’ nin yirmi seneden beri birlikte çalıştıkları kadrolar da bu milletin çocuklarıdır. Onlardaki yüzde onluk hatakârların yüzünden tüm camiayı kötüleyenlerin, milli birlik ve beraberliğe zarar verdiğini ve bunun da MİLLET İTTİFAKININ ilkelerine ters düşeceği kanaatindeyiz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder