Çocuklarımızı TV, tablet, cep tel. gibi ekrandan ayırmada, yaklaşma biçiminde bir yanlışlık var. Çoğu kere ortaya kriz çıkıyor. Basit ve kolay metotlar uygulayabiliriz. Bunun yolunu ya da yollarını bilmeden, çocuk ruhiyatı ve tavrını ve pedagojik gerçekleri öğrenmeden, yapacağımız uygulamalar fayda yerine zarar verebilir.
Örneğin bir filmin, dizinin, oyunun... en heyecanlı yerinde hiç elektriğin kesildiği oldu mu?
Ekranın çocuk beyinde oluşturduğu bir haz var. Mutluluk hormonları beyni istila etmiş durumda. Bu hazdan kurtulmak zor. Yetişkinler için bile zor oluyor.
Sadece çocuklar değil, hepimiz bir filmin ya da bir bilgisayar oyunu içine girdiğimizde, zihinsel olarak başka bir dünyaya geçiyoruz âdeta. Ekran beynimizi hipnotize ediyor aslında... Işıkların, seslerin, görüntülerin ritmi beynimizi bir akışın içine sokuyor. Kendimizi iyi hissediyoruz ve bu durumun değişmesini kesinlikle istemiyoruz.
Tam da bu anlarda, beynimiz stresi ve acıyı azaltan bir nörotransmiter madde olan dopamin salgılar. Her şey harika görünür. Ta film ya da oyun bitinceye kadar. Oyun bitince vücuttaki dopamin seviyesi aniden düşer, ki bu durum vücutta gerçekten bir acı hissi verir.
İşte hormonların düştüğü anda, bir fiziksel şok ortaya çıkar. Bu çocukların bağırmaya başladıkları andır.
Beyni dopamin içinde yüzüyorken, açık olan televizyonu kapatmak fiziksel acı yaşıyormuş gibi bir şok etkisi teşkil ediyor dedik. Bu aynı zamanda yüze atılmış bir şamar gibi, sinirsel olarak hissedilen bir durum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder