Birinci Makam
بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
اِنَّ الصَّلَاةَ كَانَتْ عَلَى الْمُؤْمِن۪ينَ كِتَابًا مَوْقُوتًا
Şüphesiz ki namaz, mü'minler üzerine belli vakitler için farz olarak yazılmıştır.
(Nisâ Sûresi, 4:103)
Bir zaman sinnen, cismen, rütbeten büyük bir adam bana dedi: "Namaz iyidir.
Fakat her gün her gün beşer defa kılmak çoktur.
Bitmediğinden usanç veriyor."
O zâtın o sözünden hayli zaman geçtikten sonra, nefsimi dinledim.
İşittim ki, aynı sözleri söylüyor ve ona baktım gördüm ki; tenbellik kulağıyla şeytandan aynı dersi alıyor.
O vakit anladım: O zât o sözü, bütün nüfus-u emmarenin namına söylemiş gibidir veya söylettirilmiştir.
O zaman ben dahi dedim: "Madem nefsim emmaredir.
Nefsini ıslah etmeyen, başkasını ıslah edemez.
Öyle ise, nefsimden başlarım."
Dedim: Ey nefis!
Cehl-i mürekkeb içinde, tenbellik döşeğinde, gaflet uykusunda söylediğin şu söze mukabil "BEŞ İKAZ"ı benden işit.
BİRİNCİ İKAZ:
Ey bedbaht nefsim!
Acaba ömrün ebedî midir!
Hiç kat'î senedin var mı ki, gelecek seneye belki yarına kadar kalacaksın?
Sana usanç veren, tevehhüm-ü ebediyettir.
Keyf için, ebedî dünyada kalacak gibi nazlanıyorsun.
Eğer anlasa idin ki, ömrün azdır hem faidesiz gidiyor.
Elbette onun yirmidörtten birisini, hakikî bir hayat-ı ebediyenin saadetine medar olacak bir güzel ve hoş ve rahat ve rahmet bir hizmete sarfetmek; usanmak şöyle dursun, belki ciddî bir iştiyak ve hoş bir zevki tahrike sebeb olur.
Sözler - 269
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder