6 Mart 2022 Pazar

MÜSLÜMANLARIN HATA VE KUSURLARI

 Müslümanların hata ve kusurları !

Peki, dünya Müslümanlarına nasıl tesir etti? Biz ne yaptık da, hangi fiilimiz yüzünden, Kâbe’de tavaf, camilerde namaz, dershanelerimizde tefekkürî ibadet ve zikirlerimizi yapamadık?

En geniş dairede, dünya Müslümanları olarak; Kur’an ve Sünnete münasip işlerimiz azaldı, mugayir işler yapmaya başladık. Allah’ın emirleri, Peygamber’in (asm) sünnet-i seniyyesinden ziyade, âdeta nefsimizin, egomuzun ve enemizin emrettiği, kafamıza göre bir din anlayışı ile hareket etmeye başladık. Kur’ân’ın dört büyük maksadından; Tevhid, Nübüvvet, Haşir,Adalet ve ibadetten, hangisini bîhakkın îfa ettik, yerine getirdik? Yoksa bunları, kafamıza göre mi yorumladık? Bunlardan en sonuncusu olan adalet-ki, hani Rabbimizin “Yanıma kul hakkıyla gelmeyin” dediği- hususunda bir çok kul hakkının zedelenmesine sebeb olan fiillere tevessül ettik. Âhirzaman âlametlerinden olan, Müslüman Müslümanı haksız yere öldürdü.

Bu ve buna benzer sebebler yüzünden Rabbimiz, Kâbe’de kardeş kardeşe tavaf yapamamamız suretiyle bizlere ceza verdi.

Herkesin kendi memleketindeki Müslümanlar ise, maalesef fer’î, teferruat mes’eleleri, aslî ve esas olan iman kardeşliğinin önüne geçirip, birbirine destek olup ilâ-yı Kelimetullah davasında bayrağı bir an evvel burçlara dikmek yerine, Müslüman kardeşiyle uğraşmış, ona düşman olmuş. Adaleti zîr ü zeber edip, insanlara haksızlık yapmış, zulüm yapmış, kanına girmiş, canına kıymış. Siyasetin sokulmaması îcab eden yerlerin en başında olan camiye siyaseti sokmuş; Müslümanlar arasında fitne, nifak çıkarmış; Allah’ın marziyatının, arzu ve isteklerinin, hakiki İslâmiyetin anlatılması gereken kürsü ve minberlerde, bazen mihrapta da siyaset yapılmış. Ondan sonra da Allah, sana camileri öyle bir yasaklar ki giremezsin! (Akılları başlarına gelmemiş, hâlâ da aynı şeyi, camiiler açıldıktan sonra da yapıyorlar.)

En dar daire olan ders, sohbet ve zikir mahallerinde ise; dünkü can-ciğer kardeşlerin, neredeyse birbirini yiyip hasım olması, ihlâs-uhuvvet düsturlarını hiçe sayıcı hareket etmesi, haricî düşmanın yapamayacağı kötülükleri yapması, yapmaya çalışması, gıybet, iftira, adavet, kin göstermesi gibi sebeplerin girmesiyle, kader bizleri oralardan uzaklaştırdı diye düşünüyorum.

Rabbimiz, inşaallah, hata ve kusurlarımızdan dönmeyi nasip edip, ettiğimiz kusurları da affedip, bizlere tekrar, gerçek mânâda, o mübarek yerlerde ibadet, zikir ve fikir etmeyi nasib etsin. Âmin.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder