Bedîüzzaman Van'da bulunduğu zamanlarda, Vali Tahir Paşa ile bazı gazetelerden havadis okurdu.
Bilhassa İslâmiyet'i alâkadar eden hususlara dikkat ederdi.
Van'daki ikameti esnasında, âlem-i İslâm'ın vaziyetini bir derece öğrenmiş bulunuyordu.
Bir gün Tahir Paşa bir gazetede şu müthiş haberi ona göstermişti.
Haber şu idi: İngiliz Meclis-i Mebusanında Müstemlekat Nâzırı, elinde Kur'an-ı Kerîm'i göstererek söylediği bir nutukta: Bu Kur'an, İslâmların elinde bulundukça biz onlara hâkim olamayız.
Ne yapıp yapmalıyız, bu Kur'an'ı onların elinden kaldırmalıyız yahut Müslümanları Kur'an'dan soğutmalıyız, diye hitabede bulunmuş.
İşte bu müthiş haber, onda tarifin fevkinde bir tesir uyandırmıştı.
İstidadı şimşek gibi alevli, duyguları ve bütün letaifi uyanık ve ilim, irfan, ihlas, cesaret ve şecaat gibi hârika inayet ve seciyelere mazhar olan Bedîüzzaman'ın, bu havadis üzerine:
"Kur'an'ın sönmez ve söndürülmez manevî bir güneş hükmünde olduğunu, ben dünyaya ispat edeceğim ve göstereceğim!" diye kuvvetli bir niyet ruhunda uyanır ve bu sâikle çalışır.
Tarihçe[Y] - 49
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder