25 Aralık 2021 Cumartesi

İKTİSAD HAKKINDA 3

 Hem bu fakr u zaruret zamanında, aç ve muhtaç olanların elemlerinden ehl-i vicdana rikkat-i cinsiye vasıtasıyla gelen teellüm; o gayr-ı meşru bir surette kazandığı para ile aldığı lezzeti, vicdanı varsa acılaştırıyor.

Böyle acib bir zamanda, şübheli mallarda, zaruret derecesinde iktifa etmek lâzımdır.

Çünki

اِنَّ الضَّرُورَةَ تُقَدَّرُ بِقَدْرِهَا

sırrıyla: Haram maldan, mecburiyetle zaruret derecesini alabilir; fazlasını alamaz.

Evet muztar adam, murdar etten tok oluncaya kadar yiyemez.

Belki, ölmeyecek kadar yiyebilir.

Hem yüz aç adamın huzurunda, kemal-i lezzet ile fazla yenilmez.

   İktisad, sebeb-i izzet ve kemal olduğuna delalet eden bir vakıa:

   Bir zaman, dünyaca sehavetle meşhur Hâtem-i Tâî, mühim bir ziyafet veriyor.

Misafirlerine gayet fazla hediyeler verdiği vakit, çölde gezmeye çıkıyor.

Bakar ki: Bir ihtiyar fakir adam, bir yük dikenli çalı ve gevenleri beline yüklemiş; cesedine batıyor, kanatıyor.

Hâtem ona dedi: "Hâtem-i Tâî, hediyelerle beraber mühim bir ziyafet veriyor.

Sen de oraya git; beş kuruşluk bu çalı yüküne bedel, beş yüz kuruş alırsın." O muktesid ihtiyar demiş ki: "Ben, bu dikenli yükümü izzetimle çekerim, kaldırırım.

Hâtem-i Tâî'nin minnetini almam." Sonra, Hâtem-i Tâî'den sormuşlar: "Sen kendinden daha civanmerd, aziz, kimi bulmuşsun?" Demiş: "İşte o sahrada rast geldiğim o muktesid ihtiyarı benden daha aziz, daha yüksek, daha civanmerd gördüm."

Lemalar - 142

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder