Vücud için besinler ile hava, su ne kadar önemliyse duygular içinde de hürriyet o kadar önemlidir. Bediüzzaman hürriyet sevdalısıdır, hürriyet kahramanıdır. Bu sebeple bu asırda hürriyete çok değer vererek üst düzey bir anlam yükleyip, hürriyeti ekmeğe tercih etmiş ve bir kimlik kazandırmıştır.” En ziyade muhtaç olduğum ve hayatımda en esaslı düstur olan hürriyetimdir… Ben ekmeksiz yaşarım, hürriyetsiz yaşayamam.” (Emirdağ Lâh.1 s.51) cümleleri Bediüzzaman’ın hürriyete yüklediği anlamı ortaya koyarak, hürriyetin sahip çıkılacak ve onun hayat için mükemmel bir cevher olduğunu nazara verir. Hürriyet hayatın motor ve dinamiğidir, hayatın her alanında kendisini hissettirir.
Hürriyet, herkesin istediğini yapabileceği veya bütün nefsanî arzu ve isteklerini yerine getirebileceği şeklinde anlaşılmamalı. Bu hayvanî tarzda mutlak bir hürriyettir. Kişi hürriyetini kullanırken başkalarına zarar vermemeye azamî hassasiyet göstermelidir. Çünkü verilen zarar kul hakkına girer, bu haktan kurtulmak için kişi ile bizzat helâlleşmek gerekir. Bir diğer yönden de kendi aza ve duygularına zarar vermemelidir. Yani hürriyetin kullanımında hem başkasına, hem de kendimize zarar vermemeliyiz. Bediüzzaman’ın tabiri ile “Hürriyet’in şe’ni odur ki; ne nefsine ne gayra zararı dokunmasın” (Münâzarât s. 55) Hürriyette esas alınması gereken ölçü budur. En kâmil manada hürriyeti Bediüzzaman bu şekilde tarif eder, aynı zamanda bu anlayışa riayet etmek insanî bir vecibedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder